28 Mayıs 2011 Cumartesi


EMEK ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİ BLOĞU
Muğla Bağımsız Kadın Milletvekili Adayı Sanatçı Şehbal Şenyurt
“MUĞLA’YI MECLİSE MECLİSİ MUĞLA’YA TAŞIYACAĞIZ”
sloganıyla Muğlalılarla Buluşuyor

Katılımcılar: Filiz Koçali (BDP Eş Genel Başkanı), Yüksel Selek (Yeşiller Partisi Eşsözcüsü)
Diğer Konuklar, Metin Kahraman ve müzik şöleni

TARİH: 29 Mayıs 2011 Pazar, 12:00-18:00
YER: Kışla Parkı MUĞLA

25 Mayıs 2011 Çarşamba

Adayımız CNN Türk TV'de bu akşam (25 Mayıs Çarşamba) 21.30'da, Ahmet Hakan tarafından hazırlanıp sunulan "Tarafsız Bölge" programına katılacak.
Seçime yönelik olarak düzenlenen bu programda seçime giren partilerin milletvekili adayları da katılacaklar.
Programı http://video.cnnturk.com/canli-yayin adresinden internet üzerinden de izleyebilirsiniz.
Programın sayfasına gitmek için burayı tıklayınız.

20 Mayıs 2011 Cuma

Adayımız bugün Kent Tv'de


Adayımız Bodrum Kent TV'de bu akşam seçime yönelik olarak düzenlenen bir özel programa katılacaktır.
Ayhan Ongan'ın yöneteceği canlı yayına adayımız Şehbal Şenyurt Arınlıhttp://www.blogger.com/img/blank.gif ile birlikte Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu bileşenleri arasında yer alan BDP, EMEP, Yeşiller, Feministler ve BDDP temsilcileri de yer alacak.
Kent TV'yi internet üzerinden izlemek için burayı tıklayınız.

16 Mayıs 2011 Pazartesi

Katıldığımız etkinlikler


Şehbal Şenyurt Arınlı Eğitim-Sen Bodrum Temsilciliği'nde son dönemde yaşanan "öğretmn sürgünleri ve cezalandırmaları" konusunda yapılan basın toplantısına katıldı


Eğitim Emekçileri Yalnız Değildir!...




Kesk'e bağlı Eğitim-Sen Bodrum Şubesi üyesi bir grup öğretmen, sekiz meslektaşının çeşitli tarihlerde tayin edilmesini gerekçe göstererek yaptıkları protesto gösterisine Emek Özgürlük ve Demok Bloğu adayı Şehbal Şenyurt Arınlı da katılarak eğitim emekçilerine hitap etti.

Eğitim-Sen üyesi öğretmenler tayinlerin haksız olduğunu ileri sürerek, Bodrum İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Özcan'a tepkilerini ifade ettiler. Eğitim-Sen Bodrum Şubesi üyesi yaklaşık 40 eğitim emekçisi ellerinde, 'Öğretmeni çay servisini geciktirdi diye cezalandırdınız', 'Öğretmeni düşüncesini açıkladı diye cezalandırdınız', 'Ceza vermede rekor kırdınız', 'Öğretmeni evde bulamadınız diye cezalandırdınız', 'Öğretmeni müdürle tartıştığı için sürgüne gönderdiniz' yazılı dövizlerle Bodrum Kaymakamlığı önünde toplanarak basın açıklaması yaptılar.

Grup adına basın açıklamasını okuyan Ahmet Tılkal, Bodrum'da son bir yıl içerisinde öğretmenler Mustafa Yılmaz, Kadriye Esin Sezgin, Zümrüt Sabancıoğullarından, Güler Bacakçı, Ersan Karababa, Deniz Devrim Öztürk, Hasan Yücel ve Ersu Avcı'nın, 'Protokol önündeki yürüyüşünüz Cumhuriyet Bayramı etkinliklerine gölge düşürdü', 'Yürürken ceketinizin düğmesini iliklemediniz', 'Çay servisini geciktirdiniz', 'Müdürle tartışıp görüşünüzü söylediniz' gibi nedenlerle savunmalarının istendiğini, cezalar verilip, sürgüne gönderildiğini kaydetti.

Basın açıklamasına, Muğla Bağımsız Milletvekili Adayı Şehbal Şenyurt Arınlı'nın yanında Muğla BDP İl Başkanı Mehmet Polat, BDP İlçe Başkanı İdris Danışlı, Emek Partisi Bodrum ilçe Başkanı Nuri Alikoç ve ilçe sekreteri Kemal Şen, EDP'den il yöneticisi Hasan Uri, Ali Kerim Mutlu da destek verdi.

Adayımız katılanlara hitap ederek eğitim emekçilerinin sorunları konusunda duyarlılığını ifade etti. Adayımızın konuyla ilgili basın açıklaması şöyle:


Çilekeş Eğitim Emekçilerini, sevgili öğretmenlerimizi en içten duygularımla selamlıyorum.

EMEK, DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK BLOĞU bağımsız milletvekili adayı olarak eyleminizi desteklediğimi, haklı mücadelenizde sonuna kadar yanınızda olduğumu bilmenizi istiyorum.

Bugün sizlerin keyfi atamalara, sürgünlere karşı verdiğiniz mücadele aynı zamanda barış, demokrasi, özgürlük ve eşitlik mücadelemizin ete kemiğe bürünmüş parçasıdır.

Seçim beyannamemizde de vurgulandığı gibi eğitim emekçilerinin, öğretmenlerimizin tüm hakları, yaşam ve çalışma koşulları onların talepleri doğrultusunda düzenlenmelidir. Öğretmenlerine entelektüel özgürlük ortamını ve ekonomik rahatlığı sağlayamayan toplumların bunun bedelini çok ağır bir biçimde ödedikleri açıktır.

Eğitim emekçileri, öğretmenlerimiz eğitimciliğin verdiği büyük özveriler ile mesai ücretleri peşinde koşmadan, kapasiteleri zorlayarak, bedeli ödenmeyen ek dersler alarak, aile ziyaretleri yaparak bütün güçleriyle çalışmaktadır. Bu emeklerin karşılığında ise iktidarın sözcüsü yöneticiler tarafından reva görülen; farklı görüşleri savundukları, bu ülkenin demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yer aldıkları için sürgünlerle aile bütünlüklerinin parçalanma cezalarıdır.

Eğitim-Sen’li arkadaşlarımızın uğradığı haksız sürgünler, sendikalaşmaya karşı yaşadığımız derin sorunu bir kez daha net olarak gözler önüne sermektedir. Bu ülkede, özgür düşüncenin, hak mücadelesinin önü tıkanmaktadır. Bu ülkede örgütlü mücadele istenmemektedir. Her alanda, emekçilerin yaşam koşulları dikkate alınmaksızın yöneticilerin keyfi kararları hüküm sürmektedir.

Muğla’nın bağımsız milletvekili olarak Ankara’da sizlerin sesi olacağımdan emin olmanızı; omuzlarıma yükleyeceğiniz sorumluluğu özenle taşıyacağımdan, mücadelenizi meclis’te de sürdüreceğimden emin olmanızı istiyorum.

Artık, Eğitim Emekçileri yalnız değildir. Yaşam koşullarını gözetmeksizin öğretmenlerimizi sürgünlere göndererek, toplumun ihtiyacı olan özgür düşüncenin geliştirilmesi önünde engel olmaya çalışan yöneticilerin artık örgütlü mücadelemizi dikkate almaları gerekiyor.

Özellikle Muğla ve Bodrum’da üst seviyeye varmış olan bu keyfi idarecilik son bulmalıdır.


17.Mayıs.2011

Dirmil,





Şehbal Şenyurt Arınlı’nın son askeri operasyonlarla ilgili
basın açıklaması


Operasyonlar derhal durdurulmalı!...



12 Haziran seçim sürecini engellemek isteyen malum güçler durmuyor.

Ülkede barışın, demokrasinin, özgürlüğün egemen olmasından korkan güçler, aydınlıktan kaçan yarasalar gibi kandan beslenmeye devam ediyor.

Bu çatışmada ölen canlar sadece bölge insanının evini vurmadı. Emek, Özgürlük, Demokrasi Bloğu etrafında birleşmiş tüm insanların evini de vurdu. Can alma sanatında ustalaşmış savaş tacirleri, eylemsizlik kararına rağmen yine işbaşında. Son bir ayda öldürülen, baskı ve zulümle tutuklanan genç insanlarımız bütün ülkenin yeri doldurulmaz değerleridir.

Bizler Türkiye halkları bu değerlerimizi, oğullarımızı, kızlarımızı savaş kurbanı yapmamakta kararlıyız. Savaş oyunları bozulacak, tüm alanları barışla dillendireceğiz. Acı hepimizin.

Operasyonların derhal ve koşulsuz olarak durdurulması taleplerimizi yineliyor, ülke genelinde ilan edilen yası paylaşıyoruz.

Türkiye halklarının bu karanlık odaklara 12 Haziranda gereken cevabı vereceğine inanıyoruz.

Bodrum, 15 Mayıs 2010




ŞERZAN KURT'UN ÖLDÜRÜLDÜĞÜ YERDE...





Geçtiğimiz yıl Muğla’da polis kurşunuyla katledilen üniversite öğrencisi Şerzan Kurt, yüzlerce öğrenci ve Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu'nu oluşturan siyasi partilerin gençlik üyeleri tarafından düzenlenen yürüyüş ile anıldı. Yüzlerce kişi Şerzan’ın vurulduğu yere karanfiller bıraktı.


Muğla’da geçtiğimiz yıl 11 Mayıs’ı 12 Mayıs’a bağlayan gece polis kurşunuyla katledilen Muğla Üniversitesi öğrencisi Şerzan Kurt, arkadaşları ve Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu'nu oluşturan siyasi partilerin gençlik üyelerini katıldığı bir yürüyüş ile anıldı. Muğla'nın Sınırsızlık Meydanı’nda bir araya gelen öğrenciler burada basın açıklaması yaptı.

Açıklamaya, Şerzan Kurt Özgür Gençlik Derneği, Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu’nun milletvekili adayı Şehbal Şenyurt Arınlı, DYG, BDP il ve ilçe yöneticilerinin yanı sıra Demokrasi Bloğu’nu oluşturan siyasi parti temsilcileri katıldı.


Açıklama yapıldı


Açıklamayı Muğla Üniversitesi öğrencilerinden Ömer Geldi okudu.

Geldi, Şerzan'ın hedef gösterilerek vurulduğunu belirterek "Derin kod adlı polis memuru Gültekin Şahin hedef gözeterek ateş açması sonucu Şerzan ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılmıştı. 19 Mayıs Gençlik Bayramı’nda beyin ölümünün gerçekleşmesiyle Türkiye'de gençliğe adanan bir günde bile gençlerin ve ailelerinin nelere maruz kalabileceği kanıtlanmıştır" dedi. Geldi, 24 Mayıs günü ise, Şerzan'ın hayatının en güzel çağında demokrasi, özgürlük ve barış davasında tıpkı Aydın Erdem, Mustafa Dağ ve Mahsum Karaoğlan gibi şehitler kervanına katıldığını söyledi.

Şerzan Kurt'un davasının Eskişehir'e alınmasını eleştiren Geldi, şunları söyledi:

"Şerzan Kurt davasının henüz başlamamışken, ailesine ve avukatlarına bilgi verilmeden, kamuoyunda da polis cinayetlerinin aklandığı yer olarak izlenim yaratan Uğur Kaymaz ve Ahmet Kaymaz'ı katleden polislerin cezalandırılmadığı Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gizlice taşınmasına rağmen, yılmayacak olan yurtsever Kürt halkının ve gençliğinin bütün engellemelere, baskılara, soruşturmalara ve gözaltılara rağmen Şerzan yoldaşın davasını takip etmek için onurlu bir duruşla tüm duruşmalara Eskişehir'de bulunacağımızın bilinmesi gerekmektedir."


ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2010 İnsan Hakları Raporu'nda Şerzan Kurt davasının çok kötü şekilde ilerlediği ve kaygı verici boyuta olduğunun belirtildiğini hatırlatan Geldi, basının bu davaya duyarsız kalmasını ve yandaşlık yapmasını kınadı. Şerzan Kurt'un katledilmesine duyarsız kalan aydınları da eleştiren Geldi, "Dün Şerzan Kurt'un Aydın Erdem'in Ceylan Önkol'un, Uğur Kaymaz'ın, bu gün İbrahim Oruç'ların ölümüne sesiz kalan aydın geçinen bu akademisyenler, ülkenin yarınlara ulaşması için ne zaman sessizliklerini bozacaklar" dedi.

İktidardan ve iktidar güdümündeki kurumlardan güç alarak Kürt gençlerini katleden faşist zihniyete karşı direneceklerini belirten Geldi, "Şehit tüm yoldaşlarımızın anısına bağlı kalarak faşizme inat Şerzan Kurt yoldaşı her zaman yaşatacağımızı, onun düşüncelerini gerçekleştireceğimizi söylemekle beraber bu konuda tüm duyarlı çevreleri, yurtseverleri, barıştan yana olanları, direnişe ve mücadeleyi zafere ulaştırmaya çağırıyoruz" çağrısında bulundu.


Meşaleli Saygı Duruşu




Geldi'nin konuşmasında sonra Şerzan Kurt Özgür Gençlik Derneği adına Rüzgar Türk de, Kürtçe bir açıklama yaptı. Türk, Kürt gençlerin polis kurşunlarıyla öldürülmesine Türkiye kamuoyunun sesiz kaldığına değinerek, arkadaşlarını unutmayacaklarını söyledi.

Yapılan basın açıklamasının ardında kalabalık Şerzan Kurt posteri eşliğinde, Kurt'un vurulduğu yere kadar meşaleli yürüyüş düzenledi. Yürüyüş sırasında sık sık, "Şehit namırın", "Faşizme karşı omuz omuza", "Katiler hesap verecek" sloganları atılarak, Şerzan’ın vurulduğu yere karanfiller bırakıldı ve saygı duruşu yapıldı.


Arınlı: "Demokratikleşme ve özgürleşme olsaydı bu ölümler olmazdı"


Saygı duruşundan sonra Emek,Özgürlük ve Demokrasi Bloğu Muğla Adayımız Şehbal Şenyurt Arınlı, kısa bir açıklama yaptı.

Şenyurt, davanın Eskişehir'e alınmasının bu davanın ört bas etmeye çalışıldığının bir işareti olduğunu; ancak yurtsever, demokrat ve özgürlükçü insanların mücadelesi ile bu davayı unutturmayacaklarını söyledi.

Şenyurt, "Umarım üniversiteler artık ölümle ve öldürmeyle anılmaz. Demokratikleşme ve özgürleşme olsaydı bu ölümler olmazdı. Ama bu ülke değişecek ve bunu emekçiler, gençler ve Kürtler başaracaktır" dedi.





DATÇA SEÇİM OFİSİMİZ AÇILDI..




Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu Muğla Bağımsız Milletvekili Adayı, Sanatçı Şehbal Şenyurt Arınlı’nın Datça İlçesindeki Seçim Ofisi 12 Mayıs Perşembe günü kendisinin ve destekçilerinin katılımıyla açıldı.

Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloğu adayı, Şehbal Şenyurt Arınlı Datça’da kendisini destekleyenlerle birlikte esnaf ziyaretleri , yerel gazete ziyareti ve broşür dağıtımı çalışmalarına aktif olarak katıldı. Esnaf ziyaretlerinde oldukça sempati ile karşılanan Arınlı Datça’nın desteği konusunda moral depoladı.

Seçim bürosu açılışını yapmak üzere Bağımsız aday Şehbal Şenyurt Arınlı, Datça BDP ilçe Başkanı Nejla Okyay’ın yaptığı açılış konuşmasından sonra, Datça’lılara seslendi.


Arınlı Datçalılara Seslendi



Arınlı konuşmasında şöyle dedi:
"Demokratik süreçlerin çok zorlu geçtiğini biliyorsunuz, ülkemizde bu sorun yıllardır çok bedeller ödenerek geçiyor. Bizler emek, demokrasi, özgürlük bloğu olarak güç birliği oluşturduk. Seçimlere bağımsız aday olarak girmeye karar verdik. Mecliste olan partiler bizim dileklerimizi halkın sahici ihtiyaçlarını karşılayamadılar. Barış sürecini inşa edemediler. En çok ihtiyacımız olan ve bir an önce çözülmesi gereken kürt meselesinde istenen aşamalar gerçekleştirilemedi.

Doğanın ihtiyaçları ve doğanın katledilmesinin önüne geçilemedi. Kadınların sesi mecliste duyulamadı. Ve bizler bu ülkenin emek, özgürlük ve demokrasiden yana olan yurttaşları bir araya gelerek, farklı bir ses olarak bu dönem mecliste olacağız.

Demokratik özerklik kavramıyla çözümlediğimiz, her bölgenin demokrasiye müdahale etmesi konusunda farklı bir politika öneriyoruz. Bütün bölgelerin hayata dair çözümleri çok farklı, bizlerde Muğla’dan farklı bir ses olarak mecliste olacağız. Çözüm önerilerini meclise taşıyacağız. Yapmaya çalıştığımız gerçekten kalıcı ilişkiler ağı kurmak. Dolayısıyla Muğla’da oluşturacağımız kalıcı ilişkiler meclise taşınacaktır.

Kadınların sesi olarak, özellikle doğayı yok sayan, doğayı kullanım perspektifi ile bakan tüketim ekonomisine hayır diyecek olan bizleriz. Barışa gidecek olan yolu kuracak olan bizleriz. Bu ülkenin sorunlarını çözmek anlamında bizlere çok ihtiyaç var. Hepinizin desteğini bekliyorum. Eminim buradan güçlü bir destekle çıkacağız".


Katılım için ve destek için teşekkürlerini sundu. Katılımcıların yoğun alkışlarıyla seçim ofisinin açılışı yapıldı.

Arınlı açılış sonrası akşam yemeğinde Palamutbükü'nde Datçalılarla buluştu.

13 Mayıs Cuma günü sabahı 09:00'da bir konvoy halinde Datça'dan Yazıköy'e gidildi. Burada köy kahvesinde Yazıköylülerle kahvaltı yapıldı ve Datça'daki köyleri ziyaret edildi. Aynı gün öğleden sonra ise Karaköy, Kızlan, Hızırşah ve Eski Datça ziyaretleri gerçekleştirildi ve seçmenlerle konuşuldu.


DATÇALI AKTİVST VE DESTEKÇİLERİMİZİN ORTAK AÇIKLAMASI


“Emek, Demokrasi ve Özgürlük” bloğu 20 kuruluş ve oluşumdan meydana geliyor. Blok içinde yer alan hareketler BDP, EDP, SDP, EMEP, EHP, DİP, DSİP, TÖP, KÖZ, SP, KADEP, İKP, İSP, İşçi Cephesi, SBH, SGPH, Yeşiller Partisi, DÖH, SDP ve Türkiye Gerçeği. “Emek, Demokrasi ve Özgürlük” platformu, 39 ilde 64 bağımsız adayla genel seçimlere katılıyor.

“Biz, farklılıklarımızla birlikte, özgür ve eşit yurttaşlar olarak yaşamak isteyenler; Bu ülkenin vatandaşları olarak eşit siyasal haklara sahip olmak isteyen Türkler, Kürtler, Aleviler, çeşitli dinsel inançlara, etnik kökenlere ve cinsiyet kimliklerine sahip insanlar;

  • İfade ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engellerle mücadele eden işçiler, emekçiler, gençler, kadınlar; Vahşi piyasa ekonomisinden, sosyal güvencesizlikten, işsizlikten ve sadaka siyasetinden mağdur olan yoksular;
  • Ekolojik yıkıma karşı doğa ile uyumlu bir yaşamın yanında olanlar;
  • Her türlü etnik, kültürel, cinsiyete dayalı ve sınıfsal farklılığın engelsiz olarak mecliste temsil edilmesini savunanlar;
  • Ülkemizin karanlık dönemlerinin aydınlatılması ve tüm kirli odakların dağıtılması için parlamentoda bir sesin olması gerektiğini düşünenler;
  • Barış isteyen ve barış için mücadele eden tüm Türkiyeliler;


    Yüzde 10 seçim barajını sandıkta bir kez daha delmek, parlamentoya ülkenin farklı renk ve seslerinin temsilcilerini göndermek için, Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun bağımsız adaylarını destekliyor, özgürlükçü ve eşitlikçi yeni bir anayasa talep eden tüm yurttaşları, 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde bu adaylara oy vermeye çağırıyoruz…”

    Farklı perspektif ve kimlikleri olan birçok kürt aydın ve siyasetçisinin yanısıra Süryani kimlikli Erol Dora Mardin’den, EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel İstanbul 3.Bölgeden, Sosyalist Gelecek Parti Hareketi (SGPH)'nin eş-sözcüsü Ertuğrul Kürkçü Mersinden, Türkmen kökenli Türk sinemacı, yönetmen ve yazar Sırrı Süreyya Önder İstanbul 2. Bölgeden, sanatçı Ferhat Tunç Tunceli'den, İHD eski başkanı Akın Birdal Gaziantep’den aday gösterilirken, Muğla Bağımsız adayı Şehbal Şenyurt Arınlı ise Muğla’da örgütlü bulunan BDP, EDP, SDP, EMEP, DİP, TÖP, SP ve Yeşiller Partisi’ nin ortak adayı.

    Tüm yaşamı boyunca emek, özgürlük ve demokrasi mücadelesi içerisinde yer almış olan belgesel sinemacı ve Türkiye’nin ilk kadın kameramanı olan Şehbal Şenyurt Arınlı “Kadınların sesi olarak, özellikle doğayı yok sayan, doğaya kullanım perspektifi ile bakan tüketim ekonomisine hayır demek için, barışa gidecek olan yolu kurmak için, bu ülkenin sorunlarını çözmek için" bu platformda yer aldığını belirtmektedir.

    Duyurulur.


    Datça Seçim Komisyonu



    BDP MİLAS BİNASINA SALDIRI!..



    Milas İlçesi'nde kimliği belirsiz kişi veya kişiler, BDP ilçe binasına saldırdı. Saldırıda seçim bayrakları yakılırken, binada maddi hasar meydana geldi.


    BDP Millas İlçe binasına gece saatlerinde kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından saldırı düzenlendi. Saldırı sonucunda maddi hasar oluşurken, ilçe binası etrafında asılı olan Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu Muğla Adayı Şehbal Şenyurt'un afişleri ve parti binasına asılan bayraklar yakıldı. Saldırıyı duyan yüzlerce kişi, BDP binası önüne gelerek "Baskılar bizi yıldıramaz", "Faşizme karşı omuz omuza" sloganları ile saldırıyı kınadı.

    BDP İlçe Başkanı Ahmet Mızrak ve Muğla İl Başkan Yardımcısı Ahmet Yeller de, faillerin bulunması için ilçe kaymakamı ile görüştü. Yapılan görüşmelerin ardında İlçe Başkanı Ahmet Mızrak, parti önünde toplanan kitleye yönelik kısa bir konuşma yaparak, destekleri için teşekkür etti.




  • 9 Mayıs 2011 Pazartesi

    SEÇİM OFİSLERİMİZ AÇILMAYA BAŞLADI!..


    Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu Muğla Bağımsız Adayı Şehbal Şenyurt Arınlı'nın Bodrum ve Turgutreis Seçim Büroları 8 Mayıs 2011 Pazar günü açıldı.

    Adayımız Şehbal Şenyurt Arınlı, 8 Mart 2011 Pazar günü Muğla'da saat 10:00'da başlayacak olan Akdeniz Çevre Platformu Toplantısına katıldıktan sonra saat iki sularında Torba kavşağında Bodrum ve Turgutreis'teki destekçileri ve aktivistleri tarafından karşılandı. Yaklaşık 50 araçlık bir konvoy ile Bodrum'a gelen konvoy, Bodrum TANSAŞ'ın arkasındaki otoparka araçlarını parkettikten sonra 150 kişilik bir grup halinde yürüyerek Eşref Konday İşhanı'ndaki Seçim Ofisi'ne gelindi.



    Milletvekili adayı burada Ofis önündeki balkondan katılanlara seslendi ve seçim sürecine dair değerlendirmelerde bulunarak teşekkür etti. Katılımcılara burada ikramda bulunulduktan sonra yine araçlarla ana yoldan konvoy halinde Turgutreis'e gidildi.



    Saat beş sularında Turgutreis'teki Seçim ofisinin önünde buradaki aktivistlerle konvoydakiler buluştular ve burada da seçim bürosu açılışı kadın destekçilerle birlikte gerçekleştirildi.



    Açılışa katılan Turgutreis'li gençler seçim ofisinin önünde halaya durarak desteklerini ve sevinçlerini dile getirdiler.


    Katılanlara yapılan ikramdan sonra seçim ofisinde gerçekleştirilen bir toplantıyla kampanya çalışmaları değerlendirildi.

    SEÇİM BÜROLARININ ADRESLERİ
    Bodrum Seçim Bürosu
    Şeref Konday İş Merkezi 47 So.No 27 Bodrum Oto Gar yanı BODRUM
    Turgutreis Seçim Bürosu
    Oto Gar yanı, İtfaiye karşısı TURGUTREİS


    DATÇA SEÇİM OFİSİNİN AÇILIŞI 12 MAYIS'TA

    Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu Muğla Bağımsız Milletvekili Adayı, Sanatçı Şehbal Şenyurt Arınlı’nın ilçemizdeki Seçim Ofisi 12 Mayıs Perşembe günü saat 17:00 de kendisinin de katılımıyla Canbey İşhanının 2. Katında açılacak.

    Açılış sonrası akşam yemeğinde Palamutbükü'nde Betçelilerle buluşacak olan Arınlı 13 Mayıs Cuma günü sabah Yazıköy'de köy kahvesinde Yazıköylülerle kahvaltı yaptıktan sonra Betçedeki köyleri ziyaret edecek, öğleden sonra ise Karaköy, Kızlan, Hızırşah ve Eski Datça ziyaretleri sonrasında ilçemizden ayrılacaktır.

    39 ilde 64 bağımsız adayla genel seçimlere katılacak olan bloğun, Muğla’da seçilebilecek tek kadın Milletvekili adayı olan Arınlı belgesel film yönetmenidir. Türkiye’nin ilk kadın kameramanı da olan Arınlı kadın hakları, insan ve canlı hakları, yeşil politikalar ve Türkiye’nin tüm demokratikleşme süreçlerine dair çalışmalarıyla da tanınıyor.
    Tüm Datçalıların davetlidir.

    8 Mayıs 2011 Pazar

    SEÇİM OFİSLERİMİZ AÇILIYOR!..


    Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu Muğla Bağımsız Adayı Şehbal Şenyurt Arınlı'nın Bodrum ve Turgutreis Seçim Büroları 8 Mayıs 2011 Pazar günü açılacak.

    Adayımız Şehbal Şenyurt Arınlı, 8 Mart 2011 Pazar günü Muğla'da saat 10:00'da başlayacak olan Akdeniz Çevre Platformu Toplantısına katıldıktan sonra saat 14:00'de Torba kavşağında Bodrum ve Turgutreis'teki destekçileri ve aktivistleri tarafından karşılanacak, bir araç konvoyu ile Bodrum'a gelinecek ve saat 14:45'de Bodrum Seçim Bürosu açılışı yapılacaktır.
    Saat 16:15'de yine konvoy eşliğinde Turgutreis'e hareket edilerek ve 17:00'de Turgutreis Seçim Bürosu'nun açılışı gerçekleştirilecektir.
    Adayımız seçim bürolarının açılışının "8 Mayıs Anneler Günü"ne denk gelmesi üzerine kadınlara ve annelere seslenerek "kadınlara her alanda eşit temsil ile, barışın sesini meclise taşıyarak, annelere gerçek armağanımız gözyaşlarını durdurmak olacaktır, bunu biz başaracağız” dedi.
    Basını, destekçilerimizi, halkımızı katılmaya çağırıyor, ilginiz için şimdiden teşekkür ediyoruz.

    Şehbal Şenyurt Arınlı
    Seçim Bürosu


    SEÇİM BÜROLARININ ADRESLERİ
    Bodrum Seçim Bürosu
    Şeref Konday İş Merkezi 47 So.No 27 Bodrum Oto Gar yanı BODRUM

    Turgutreis Seçim Bürosu
    Oto Gar yanı, İtfaiye karşısı TURGUTREİS

    4 Mayıs 2011 Çarşamba

    "Oy Pusulası"ndaki yerimiz

    Adayımız Şehbal Şenyurt Arınlı'nın 12 Haziran'da yapılacak Milletvekili Genel Seçimi sırasında Muğla ilinde kullanılacak oy pusulası'ndaki yeri belli oldu.

    Seçime katılan partilerin hemen arkasından sıralanan "dört bağımsız aday"ın yazılı olduğu bölümde İKİNCİ SIRADA adayımızın adı yer alacak.

    Başka bir deyişle, Şehbal Şenyurt Arınlı parti amblemleri bittikten sonraki bölümdeki yalnızca mühür yuvarlağı ve aday adı olan bölümün ikinci sırasında yer alacak.

    Oylarımız bağımsızların ikincisine, yani Şehbal Şenyurt Arınlı'ya!...

    2 Mayıs 2011 Pazartesi

    "1 Mayıs'ı Marmaris'te kutladık..."



    Adayımız Şehbal Şenyurt Arınlı'nın da aralarında olduğu yaklaşık ikiyüz kişilik grup Marmaris'te gerçekleştirilen 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Bayramı'ndaydı...

    Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu'na ait üzerinde adayımızın da adının yer aldığı pankartın arkasında yürüyen grup üyelerine Marmaris'te ilginin büyük olduğu görüldü.

    Adayımızın bu gün vesilesiyle hazırladığı ve yayın organlarına da gönderilen 1 Mayıs Bildirisi'nde kadınlara yönelik şunları söyledi:

    Kadınlar için sistemi sorgulamak iki yönlüdür. Bizler için sistemi sadece emek-sermaye olarak sorgulamak-cinsiyetimizden dolayı yaşadığımız ezme-sömürülme biçimlerini ortadan kaldırmamaktadır.

    Sistem cinsiyetçi bir yapı üzerinden örgütlenmiştir. Unutmayalım ki; sınıfların ortaya çıkışı kadının köleleştirilip-ayrıştırılması sürecinde başlar. Ve sınıfa dayalı emek sömürüsünün sonlandırılması-kadın cinsinin özgürleşmesi hareketinden geçmektedir.

    Özgür insanı yaratmak-kadın ve erkek cinsinin-tanımlanmış kimliklerinden sıyrılıp-bu kimlikleşmenin içeriğinin yarattığı politik sömürünün tarifi yapılmadan-cins sömürüsü açık edilmeden-insanın özgürleşme hareketleri eksik kalacaktır.

    Biz kadın ve erkekler -cins rollerimize atfedilen kimlik bilgilerimizi reddedip -bu mücadeleyi sokağa taşıyıp örgütlenerek ve bu örgütlenmeyi sistemin erkek yüzüne de çevirerek başarabiliriz.

    Unutmayın; doğurgan, yaratıcı güç bizleriz.

    Açıklamanın tamamını buradan okuyabilirsiniz.

    1 Mayıs 2011 Pazar

    Dünyayı dönüştüren güç emektir.


    Dünyayı dönüştüren güç emektir.
    Hayatı değiştiren güç emektir.

    Emeğin olmadığı yer; donar, çürür, yıkılır.

    Yıllar ve yıllardır bu bilgiyi bize unutturmaya çalıştılar, sindirdiler, susturmaya çalıştılar. Yılmadık, susmadık; copladılar, tutukladılar, öldürdüler. Örgütlerimizi emeğin değil, statükonun, sistemin temsilcilerine teslim ettiler.

    Artık ‘yeter’ diyoruz; artık ‘edi besé’ diyoruz.

    Hatırlayın ve artık asla unutmayın. ‘Zincirlerimizden başka kaybedecek hiç bir şeyimiz yok.’ Bu dünyadan göçüp gittiğimizde içine sığdığımız 1 metrekare topraktan başka geriye kalan sadece arkamızda bıraktığımız izlerdir. Bize bu bilgiyi unutturmaya çalıştılar.

    Sermayenin, tüketim toplumu felsefesinin kafamıza kazınmaya çalıştığı, bize kendi ellerimizle esaret duvarları ördüren yaşam biçimini reddediyoruz. Doğayı, halkların farklı kültürel söylemlerini, emeğimizi yok sayan; tektipçi, ırkçı, sermayenin güvencesi olan bu sisteme daha fazla boyun eğmeyeceğiz, pasif izleyici olmayacağız.

    Darbelerle birlikteliğimizi parçaladılar. Her saniye zihinlerimize pompaladıkları yanlı, yanlış bilgilendirmelerle; hayatın özünden kopuk, bizleri asli sorunlarımızdan uzaklaştıran sahte gündemlerle emeğin, yoksulluğun, bu ülkede yıllardır süren savaşın, halkların yaşadığı acıların konuşulmasını bile engellediler. Büyük sermaye gücüyle yaptıkları propagandalarla Hakkari’de olanları, Dersim’den gelen cenazeleri, dini farklı diye, cinsiyeti, dili farklı diye, düşüncesi farklı diye öldürülen; f tipi hapishanelere, hücrelere atılan insanlarımızı; günde beş kadının öldürülmesini, tacizi-tecavüzü hayatımıza değmeyen sanal hikayeler gibi duyup geçtiğimiz masallara çevirdiler.

    Gerçek sorunlarımızdan; sahici hayattan bizi uzaklaştırdılar.

    Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu hepimiz için bir umuttur. Kısa bir süre içinde oluşturulmuş bile olsa yıllardır bizleri parçalayan bu can alıcı ihtiyacın zorlamasıyla doğmuştur. Nicel birikim, nitelikli bir değişim yaratmıştır. Sürekliliğini sağlamak, liderlerin, temsilcilerin kararlarıyla değil, sizlerin iradesiyle, sizlerin çabaları, emekleriyle olacaktır.

    Seçimler bir sınavdır. Taleplerimizin gücünün ölçüldüğü bir sınav. Biz emekçiler, Kürt, Çerkes, Alevi, bu toprakların bütün halkları, sol, sosyalistler, kadınlar, gençler; bu ülkenin yok sayılan ezici çoğunluğu, liderlerin, düzen partilerinin, bizi temsil etmeyen temsilcilerin hayatın özünden kopuk gündemlerine mi onay vereceğiz, yoksa sahici hayatın sahici sorunlarının çözümlerini mi talep edeceğiz?

    Bizler, Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu adayları, “yönetmek” denilen “erk isi hali” aşmaya çalışan; var olan yönetme biçimini sorgulayan tüm canlı haklarını güvence altına alan yeni bir yaşam biçimi örmeye çalışıyoruz.

    ‘Sadece insanı merkez alan türcülüğün reddedildiği; temel ihtiyaçlarımız kadar tüketim; tükettiğimizi doğaya iade’ felsefesi üzerine kurulacak bir yaşam biçimi.

    ‘Yarışma’ değil, ‘dayanışma’ ilkesi ile beslenen; doğa, insan ve tüm canlı haklarını gözeten bu yaşam biçimi ile beni benden başka kimsenin temsil etmediği, etmesinin de aslında pek de mümkün olmadığı, sadece üstlendiğimiz sorumlulukları yerine getirmek üzere var olduğumuzu bildiğimiz doğrudan demokrasinin yolunu açan bir üretim biçimi öneriyoruz.

    Bu ülkede yıllardır, özenle toplumun bütününden saklanan, sadece yaşayanların, tanıkların bildiği ağır bir savaş yaşanıyor. Köyler yakıldı, insanlar topraklarından arkalarında ölülerini bırakarak bir gecede apar topar sürülüp sökülüp alındı. Askere, savaşa gönderdiğimiz çocuklarımız, özgürlüğü için mücadele eden kardeşlerine silah doğrulttu, birbirlerini vurdular. Halen bu savaş, bütün barıştan yana çözüm taleplerine rağmen sürüyor, sürdürülmek isteniyor. Analar ağlamasın edebiyatı yapmak çok kolay. Toplantı masalarında, yumuşak koltuklarımızda şiddeti eleştirmek kolay. Barışı, canı yananı dinlemeden, anlamadan, her gün kurulmaya devam eden taziye çadırlarını ziyaret etmeden, bu acıyı teninde, kanında hissetmeden kuramazsınız.

    Silah endüstrisi ile beslenen sistemin temsilcileri bu savaşın sürmesini istiyorlar.

    Sistemin partileri bu savaşın sürmesine göz yumuyorlar.


    Çünkü halkların birliğinden, emeğin gücünden korkuyorlar. Çünkü, savaş, inkar ve imha politikaları bitmeden emek sorunlarımızı konuşamayız; sendikalarımızı, örgütlerimizi, tartışamayız. Alevi dostlarımızın, diğer inanç ve yaşam örgütlenmelerinin talepleri hızla geçiştirilebilir. Kadınlarımızın uğradığı şiddet, tecavüz, ölümlere karşı eylemlerimiz marjinal kalır. Cinsel tercihleri farklı olanlar, temiz enerji savunucuları, vicdani retçiler, hayvan hakları savunucuları tamamen görmezden gelinebilir.

    Bizlere şunu söylüyorlar; AKP’den kurtulmak için CHP’ye sığınalım. Hayır. Bizler, doğanın savunucuları, emekçiler, kadınlar, gençler bir yerlere sığınmak istemiyoruz.

    İşimizi, aşımızı, sözümüzü istiyoruz. Bizler kendimizin olanı, gasp ettiğiniz emeğin hakkını geri istiyoruz.

    AKP, sahip olmadıkları vicdan –halk- söylemleri arkasına saklanmış sermayenin sesidir. Diğerleri reddettiğimiz bu sistemin kurucu iradesidir. Sesimizi boğan vesayet sistemini çağıran; bu toprakların halklarını yok sayan, bu ülkede emek yerine sermayenin güçlenmesinin hukukunu kuran bu kurucu iradedir. Onlara mı sığınalım?

    Hayır, hiçbirine mahkûm değiliz. Bugüne kadar kötünün iyisi bizim hiçbir sorunumuzu çözmedi, çözme iradesine ve niyetine sahip değildir. İrade, tek tek her birimiz olacağız.


    Emeğin sahici sahipleri olarak alanlardayız. Bütün karar organlarında olacağız.

    Ulaşılamaz, denetlenemez, kraldan çok kralcı temsilcilerimizle değil. Sermayenin desteğiyle değil, yine emeklerimizle mecliste olacağız.

    Sokakların, kadınların, yoksulun, emekçinin sesi artık her yerden duyulacak.

    Fikrimizin, derdimizin sahibi kendi sesimizle mecliste olacağız.

    Vergilerimizle yaşattığımız devlet mekanizması, uğruna öldüğümüz, öldürüldüğümüz bir ceberut olmaktan çıkacak. Demokratik Cumhuriyet, demokratik özerklik taleplerimizin hayata geçmesi ile bu devasa mekanizma bizlere, emekçiye, gençliğe, hayata hizmet eden; denetlenebilir bir organizma haline gelecek. Artık emeklerimizle oluşan artı değer, kardeşlerimizi katleden silahlara yatırılmayacak. Sadece bir tek dini inancı besleyen diyanet işleri başkanlığına akmayacak. Bizlere emekçilere parasız eğitim, parasız sağlık hizmetleri, sadaka değil, sosyal hizmetler olarak geri dönecek. Değerler yaratan biz emekçileriz. Yarattığımız değerlerin bizlere geri dönmesini istiyoruz.

    Barışı bu ayrıntılarla kuracağız.

    Erkek egemen dünyanın kadın emekçileri,

    Sizlere ayrıca seslenmek istiyorum.

    Kadınlar için sistemi sorgulamak iki yönlüdür. Bizler için sistemi sadece emek-sermaye olarak sorgulamak-cinsiyetimizden dolayı yaşadığımız ezme-sömürülme biçimlerini ortadan kaldırmamaktadır.

    Sistem cinsiyetçi bir yapı üzerinden örgütlenmiştir. Unutmayalım ki; sınıfların ortaya çıkışı kadının köleleştirilip-ayrıştırılması sürecinde başlar. Ve sınıfa dayalı emek sömürüsünün sonlandırılması-kadın cinsinin özgürleşmesi hareketinden geçmektedir.

    Özgür insanı yaratmak-kadın ve erkek cinsinin-tanımlanmış kimliklerinden sıyrılıp-bu kimlikleşmenin içeriğinin yarattığı politik sömürünün tarifi yapılmadan-cins sömürüsü açık edilmeden-insanın özgürleşme hareketleri eksik kalacaktır.

    Biz kadın ve erkekler -cins rollerimize atfedilen kimlik bilgilerimizi reddedip -bu mücadeleyi sokağa taşıyıp örgütlenerek ve bu örgütlenmeyi sistemin erkek yüzüne de çevirerek başarabiliriz.

    Unutmayın; doğurgan, yaratıcı güç bizleriz.

    İşçinin, emekçinin bayramı 1 Mayıs Kutlu olsun Sevgili Dostlarım. Bu günü bize armağan etmediler. Bu günü; bizler, kadınlar, emekçiler, işçiler nice bedeller ödeyerek, yine emeğimizle kazandık. Emeğin ve doğanın sömürüsüne son diyecek olan yine bizler olacağız.


    ŞEHBAL ŞENYURT ARINLI
    30.04.2011
    Dirmil (Gökçebel)