3 Haziran 2011 Cuma

KADIN BULUŞMASI

"Kadınlar Mecliste, Barış Her Yerde”
sloganıyla ifade ettiklerimizi “gerçek kılmak” üzere Muğlalı Kadınlarla buluşuyoruz.
Seçimlerin hemen öncesinde “Kadınlar buluşuyor, sorunlarını taleplerini konuşuyor” gündemiyle gerçekleştireceğimiz bu etkinlikte kadınların istek, talep ve önerilerini alacağız, geleceği birlikte kurmak ve oluşturmak üzere görüş alışverişinde bulunacağız.
Tüm Muğlalı kadınları bekliyoruz.

Tarih: 4 Haziran 2011 Cumartesi
Saat: 16:30-19:30
Yer: Muğla SDP İl Bürosu, Orhaniye Mah.
İ.Çatak Caddesi Canıtez İş Hanı, 2.Kat Muğla
(casper ve vodafone arası Muğlalı iş hanı yan giriş karşısı)


NOT: Şehbal Şenyurt Arınlı aynı gün sabahında seçim aracıyla birlikte Muğla çevresindeki belde ve köyleri dolaşacak, 13:00-16:00 saatleri arasında yine aynı yerde düzenlenen “Türkiye ‘küçük’ Millet Meclisleri Muğla Toplantısı”na ve 16:00’da Sınırsızlık Meydanı’nda Bodrum Kadın Platformu tarafından yapılacak olan “Taciz ve Tecavüzde Kadın Beyanı Esastır” konulu basın açıklamasına katılacaktır.

1 Haziran 2011 Çarşamba

EMEK ÖZGÜRLÜK DEMOKRASİ BLOĞU MUĞLA’DA MİTİNG YAPTI


“Kadınlar Mecliste Barış Her Yerde!..”





Tüm Türkiye’de 41 ilde 63 adayla 12 Haziran milletvekili seçimlerine katılan 18 örgütün desteklediği Emek, Özgürlük Demokrasi Bloğu tarafından Muğla Bağımsız Adayı Şehbal Şenyurt Arınlı için Muğla Kışla Parkı’nda düzenlenen mitinge BDP Eş Genel Başkanı Filiz Koçali, Yeşiller Eş Sözcüsü Yüksel Selek, EDP İstanbul İl Başkanı Ahmet Asena da katıldı.

Muğla’nın ilçelerinden düzenlenen konvoylar, mitingin başlamasından bir saat önce Muğla girişindeki Anadolu Lisesi önünde buluşarak şehir içinden geçip Kışla Parkına geldiler. Şehir içinden geçerken MHP il merkezi önünde toplanan bir grup MHP’linin “Ne mutlu Türküm diyene” sloganı atarak konvoyu protesto ettikleri görüldü.
Alana gelen yollarda ve alan çevresinde, polisin çevik kuvvet dahil olmak üzere çok geniş güvenlik önlemi aldığı, alana girişte çocuklar dahil, tüm katılımcıların, konuşmacılar dahil çok sıkı ve dikkatli bir şekilde arandığı ve üç ayrı kamerayla mitingin kaydettiği görüldü. Özellikle çocukların aranması, katılımcıların tepkilerine neden oldu. Ancak topluluk, polise itiraz etmeden arama isteklerine uydu.
Alanda bulunanların çoğunluğunun gençler ve kadınlardan oluşuyordu. Çoğunluğu Kürt olan kadınlar geleneksel kıyafetleriyle alana geldiler.
Muğla içinde yaşayanların ve özellikle de öğrencilerin katılımıyla sayısı yaklaşık bin kişiye ulaşan topluluk miting öncesinde Kürtçe müzik eşliğinde halay çekti ve Kürtçe sloganlar attı.

Beler, Polat, Asena, Selek
Mitingin ilk konuşmacısı 2007’de “Bir Umut” adına milletvekili adayı olan Ahmet Beler’di. Beler o zamandan bu yana gelinen noktanın zor da olsa, büyük ve önemli bir başarı olduğunu söyledi ve blok olarak Arınlı’yı meclise göndereceklerini belirtti.
Beler’den sonra BDP Muğla il başkanı Mehmet Polat söz aldı. Polat da tamamını Kürtçe olarak yaptığı konuşmasında Bloğun ortak adayı Arınlı’yı meclise yollayacaklarını belirtti.
Üçüncü konuşmayı yapan EDP İstanbul İl başkanı Ahmet Asena ise alanda toplananlar dahil, bloğun ardında duran ve ona destek verenlerin bir araya gelenlerin büyük ve önemli bedeller ödeyerek çok büyük bir başarıya ulaştıklarını, meclise gönderecekleri adaylarıyla da başarılarını büyüteceklerini söyledi.
Konuşma aralarında alkış, zılgıt ve destek sloganları atan topluluğa hitap eden bir başka konuşmacı ise Yeşiller Partisi Eş Sözcüsü Yüksel Selek oldu.
Yüksel Selek ağırlıkla barış hakkında konuştu ve barışın her şeyden önce geldiğini belirtti, özgürlük ve demokrasinin ancak barış olursa mümkün olabileceğini söyledi.
Barış için yıllardır mücadele verdiğini anlatan Selek, içinde yer aldığı “yaşlılar grubu” olarak barış gelmeden ölmemeye söz verdiklerini yineleyerek Şehbal Şenyurt Arınlı ve Emek Özgürlük ve Demokrasi adaylarının seçilerek meclise gitmeleri halinde bunun daha kolay ve mümkün olacağını belirtti.



“Bu kaçınamayacağım bir görevdir..”

Bloğun Muğla Bağımsız Adayı Şehbal Şenyurt Arınlı ise öncelikle mesleği olan sinemacılığa atıfta bulunarak konuşmasına başladı. Kürsülere alışkın olmadığını, kitlelere hitap etmek yerine onların söylediklerini dinleyen ve kaydetmeyi yeğleyen bir mesleği olduğunu belirtti.
Ancak bu süreçte de halkın içinde ve onların arasında olduğunu, onların mücadelesinde verilen görevleri yerine getirdiğini, özgürlük ve demokrasi için sokaklarda mücadele vermekten de geri durmadığını belirtti ve blok tarafından kendisine önerilen bu görevi kabul etmenin doğru, kaçınmanın ise yanlış olduğunu düşündüğü için aday olduğunu söyledi.
Ülkenin içinde olduğu sorunlara ve bunların çözümü için bloğun kabul ve ifade ettiği ilke ve temellerle, bunlara dayanan çözümleri yineleyen Arınlı, öncelikli görevlerinin meclisi Muğla’ya, Muğla’yı da meclise taşıyarak farklı bir temsil biçimi ve kararları alma ve katılma sürecini örmek olduğunu, “demokratik özerkliği” her yerde gerçekleştirmek olduğunu söyledi.
“Mecliste Kürt, Laz, Çerkez, Alevi, inanan ve inanmayan, cinsel kimliği farklı olan, öteki sayılan, dışlanan herkesi en iyi şekilde temsil edeceğim, onların sesi olacağım” diyen Arınlı kalıcı barıştan yana olduklarını, bloğun sahip çıktıkları bu değerlerle politikalarını oluşturduklarını belirtti.
Geçen otuz yılda çok büyük zulümlerin, eziyetlerin yaşandığını belirten milletvekili adayı savaşın hâlâ sürdüğünü belirterek yumuşak koltuklarında oturup, “analar ağlamasın” edebiyatı yaparak barışın gelmeyeceğini ileri sürdü. Savaşın sürmesini silah endüstrisinin istediğini söyleyen Arınlı, hem sokakta, hem de mecliste hep birlikte verecekleri mücadele ile ancak barışın gerçekleşebileceğini vurguladı.




“Başbakan barış istemiyor!”

Mitinge katılan BDP Eş Genel Başkanı Filiz Koçali de mitingin son konuşmasını yaptı.
Koçali konuşmasında başbakanın da önceleri mevcut sistemin mağduru olsa da şu anda “Kürtleri sattığını ve askerle kol kola girdiğini” belirterek “başbakan onların istekleri doğrultusunda hareket ederek barışın gelmesini istemiyor” dedi.
Filiz Koçali konuşmasının devamında şunları şöyledi.
-“Ancak çok güzel gelişmeler oluyor, Kürtler artık baş kaldırdı. Özgürlüğe yürüyorlar, kendi kendilerini yönetmeye başladılar, bunu engelleyemeyecekler, yeni bir dünya kuruyoruz. Dünyaya da, Kürtlerin bulunduğu ortadoğuya da, Türkiye’ye de barışı biz getireceğiz.”
-“Çok güzel şeyler oluyor; bir halk başkaldırmış topların tüfeklerin arasından sınır ötesine gidiyor ve cenazesini alıyor. Artık başka bir noktadayız.”
-“Çok güzel bir noktadayız, söylemlerimizde ifade ettiğimiz ‘demokratik özerkliği’ ffilen de uygulamaya başladık. Artık Kürtler kendi kendilerini yönetiyorlar.”
-“Başbakan daha önce ‘Kürt sorunu bitmiştir’ dedi. Şimdi de Kürt sorununun önünde tek engel BDP’dir diyor. Bir öyle, bir böyle söylüyor. Söylesin bakalım Kürt Sorunu var mı, yok mu?”
-“İmralı'da görüşmeler yapıyorlar. Bu görüşmeler müzakereye dönüştürülmeli. İki saatlik müzakere sonrası Kürt sorunu iki günde biter. En azından artık kan dökülmez”



Müzik şöleni ve halay

Konuşmalar bittikten sonra önce Grup Çağrı, sonra da Dersimli sanatçı Metin Kahraman’ın sunduğu dinleti ve çekilen halaylarla miting sona erdi ve katılımcılar alandan ayrıldılar.

28 Mayıs 2011 Cumartesi


EMEK ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİ BLOĞU
Muğla Bağımsız Kadın Milletvekili Adayı Sanatçı Şehbal Şenyurt
“MUĞLA’YI MECLİSE MECLİSİ MUĞLA’YA TAŞIYACAĞIZ”
sloganıyla Muğlalılarla Buluşuyor

Katılımcılar: Filiz Koçali (BDP Eş Genel Başkanı), Yüksel Selek (Yeşiller Partisi Eşsözcüsü)
Diğer Konuklar, Metin Kahraman ve müzik şöleni

TARİH: 29 Mayıs 2011 Pazar, 12:00-18:00
YER: Kışla Parkı MUĞLA

25 Mayıs 2011 Çarşamba

Adayımız CNN Türk TV'de bu akşam (25 Mayıs Çarşamba) 21.30'da, Ahmet Hakan tarafından hazırlanıp sunulan "Tarafsız Bölge" programına katılacak.
Seçime yönelik olarak düzenlenen bu programda seçime giren partilerin milletvekili adayları da katılacaklar.
Programı http://video.cnnturk.com/canli-yayin adresinden internet üzerinden de izleyebilirsiniz.
Programın sayfasına gitmek için burayı tıklayınız.

20 Mayıs 2011 Cuma

Adayımız bugün Kent Tv'de


Adayımız Bodrum Kent TV'de bu akşam seçime yönelik olarak düzenlenen bir özel programa katılacaktır.
Ayhan Ongan'ın yöneteceği canlı yayına adayımız Şehbal Şenyurt Arınlıhttp://www.blogger.com/img/blank.gif ile birlikte Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu bileşenleri arasında yer alan BDP, EMEP, Yeşiller, Feministler ve BDDP temsilcileri de yer alacak.
Kent TV'yi internet üzerinden izlemek için burayı tıklayınız.

16 Mayıs 2011 Pazartesi

Katıldığımız etkinlikler


Şehbal Şenyurt Arınlı Eğitim-Sen Bodrum Temsilciliği'nde son dönemde yaşanan "öğretmn sürgünleri ve cezalandırmaları" konusunda yapılan basın toplantısına katıldı


Eğitim Emekçileri Yalnız Değildir!...




Kesk'e bağlı Eğitim-Sen Bodrum Şubesi üyesi bir grup öğretmen, sekiz meslektaşının çeşitli tarihlerde tayin edilmesini gerekçe göstererek yaptıkları protesto gösterisine Emek Özgürlük ve Demok Bloğu adayı Şehbal Şenyurt Arınlı da katılarak eğitim emekçilerine hitap etti.

Eğitim-Sen üyesi öğretmenler tayinlerin haksız olduğunu ileri sürerek, Bodrum İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Özcan'a tepkilerini ifade ettiler. Eğitim-Sen Bodrum Şubesi üyesi yaklaşık 40 eğitim emekçisi ellerinde, 'Öğretmeni çay servisini geciktirdi diye cezalandırdınız', 'Öğretmeni düşüncesini açıkladı diye cezalandırdınız', 'Ceza vermede rekor kırdınız', 'Öğretmeni evde bulamadınız diye cezalandırdınız', 'Öğretmeni müdürle tartıştığı için sürgüne gönderdiniz' yazılı dövizlerle Bodrum Kaymakamlığı önünde toplanarak basın açıklaması yaptılar.

Grup adına basın açıklamasını okuyan Ahmet Tılkal, Bodrum'da son bir yıl içerisinde öğretmenler Mustafa Yılmaz, Kadriye Esin Sezgin, Zümrüt Sabancıoğullarından, Güler Bacakçı, Ersan Karababa, Deniz Devrim Öztürk, Hasan Yücel ve Ersu Avcı'nın, 'Protokol önündeki yürüyüşünüz Cumhuriyet Bayramı etkinliklerine gölge düşürdü', 'Yürürken ceketinizin düğmesini iliklemediniz', 'Çay servisini geciktirdiniz', 'Müdürle tartışıp görüşünüzü söylediniz' gibi nedenlerle savunmalarının istendiğini, cezalar verilip, sürgüne gönderildiğini kaydetti.

Basın açıklamasına, Muğla Bağımsız Milletvekili Adayı Şehbal Şenyurt Arınlı'nın yanında Muğla BDP İl Başkanı Mehmet Polat, BDP İlçe Başkanı İdris Danışlı, Emek Partisi Bodrum ilçe Başkanı Nuri Alikoç ve ilçe sekreteri Kemal Şen, EDP'den il yöneticisi Hasan Uri, Ali Kerim Mutlu da destek verdi.

Adayımız katılanlara hitap ederek eğitim emekçilerinin sorunları konusunda duyarlılığını ifade etti. Adayımızın konuyla ilgili basın açıklaması şöyle:


Çilekeş Eğitim Emekçilerini, sevgili öğretmenlerimizi en içten duygularımla selamlıyorum.

EMEK, DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK BLOĞU bağımsız milletvekili adayı olarak eyleminizi desteklediğimi, haklı mücadelenizde sonuna kadar yanınızda olduğumu bilmenizi istiyorum.

Bugün sizlerin keyfi atamalara, sürgünlere karşı verdiğiniz mücadele aynı zamanda barış, demokrasi, özgürlük ve eşitlik mücadelemizin ete kemiğe bürünmüş parçasıdır.

Seçim beyannamemizde de vurgulandığı gibi eğitim emekçilerinin, öğretmenlerimizin tüm hakları, yaşam ve çalışma koşulları onların talepleri doğrultusunda düzenlenmelidir. Öğretmenlerine entelektüel özgürlük ortamını ve ekonomik rahatlığı sağlayamayan toplumların bunun bedelini çok ağır bir biçimde ödedikleri açıktır.

Eğitim emekçileri, öğretmenlerimiz eğitimciliğin verdiği büyük özveriler ile mesai ücretleri peşinde koşmadan, kapasiteleri zorlayarak, bedeli ödenmeyen ek dersler alarak, aile ziyaretleri yaparak bütün güçleriyle çalışmaktadır. Bu emeklerin karşılığında ise iktidarın sözcüsü yöneticiler tarafından reva görülen; farklı görüşleri savundukları, bu ülkenin demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yer aldıkları için sürgünlerle aile bütünlüklerinin parçalanma cezalarıdır.

Eğitim-Sen’li arkadaşlarımızın uğradığı haksız sürgünler, sendikalaşmaya karşı yaşadığımız derin sorunu bir kez daha net olarak gözler önüne sermektedir. Bu ülkede, özgür düşüncenin, hak mücadelesinin önü tıkanmaktadır. Bu ülkede örgütlü mücadele istenmemektedir. Her alanda, emekçilerin yaşam koşulları dikkate alınmaksızın yöneticilerin keyfi kararları hüküm sürmektedir.

Muğla’nın bağımsız milletvekili olarak Ankara’da sizlerin sesi olacağımdan emin olmanızı; omuzlarıma yükleyeceğiniz sorumluluğu özenle taşıyacağımdan, mücadelenizi meclis’te de sürdüreceğimden emin olmanızı istiyorum.

Artık, Eğitim Emekçileri yalnız değildir. Yaşam koşullarını gözetmeksizin öğretmenlerimizi sürgünlere göndererek, toplumun ihtiyacı olan özgür düşüncenin geliştirilmesi önünde engel olmaya çalışan yöneticilerin artık örgütlü mücadelemizi dikkate almaları gerekiyor.

Özellikle Muğla ve Bodrum’da üst seviyeye varmış olan bu keyfi idarecilik son bulmalıdır.


17.Mayıs.2011

Dirmil,





Şehbal Şenyurt Arınlı’nın son askeri operasyonlarla ilgili
basın açıklaması


Operasyonlar derhal durdurulmalı!...



12 Haziran seçim sürecini engellemek isteyen malum güçler durmuyor.

Ülkede barışın, demokrasinin, özgürlüğün egemen olmasından korkan güçler, aydınlıktan kaçan yarasalar gibi kandan beslenmeye devam ediyor.

Bu çatışmada ölen canlar sadece bölge insanının evini vurmadı. Emek, Özgürlük, Demokrasi Bloğu etrafında birleşmiş tüm insanların evini de vurdu. Can alma sanatında ustalaşmış savaş tacirleri, eylemsizlik kararına rağmen yine işbaşında. Son bir ayda öldürülen, baskı ve zulümle tutuklanan genç insanlarımız bütün ülkenin yeri doldurulmaz değerleridir.

Bizler Türkiye halkları bu değerlerimizi, oğullarımızı, kızlarımızı savaş kurbanı yapmamakta kararlıyız. Savaş oyunları bozulacak, tüm alanları barışla dillendireceğiz. Acı hepimizin.

Operasyonların derhal ve koşulsuz olarak durdurulması taleplerimizi yineliyor, ülke genelinde ilan edilen yası paylaşıyoruz.

Türkiye halklarının bu karanlık odaklara 12 Haziranda gereken cevabı vereceğine inanıyoruz.

Bodrum, 15 Mayıs 2010




ŞERZAN KURT'UN ÖLDÜRÜLDÜĞÜ YERDE...





Geçtiğimiz yıl Muğla’da polis kurşunuyla katledilen üniversite öğrencisi Şerzan Kurt, yüzlerce öğrenci ve Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu'nu oluşturan siyasi partilerin gençlik üyeleri tarafından düzenlenen yürüyüş ile anıldı. Yüzlerce kişi Şerzan’ın vurulduğu yere karanfiller bıraktı.


Muğla’da geçtiğimiz yıl 11 Mayıs’ı 12 Mayıs’a bağlayan gece polis kurşunuyla katledilen Muğla Üniversitesi öğrencisi Şerzan Kurt, arkadaşları ve Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu'nu oluşturan siyasi partilerin gençlik üyelerini katıldığı bir yürüyüş ile anıldı. Muğla'nın Sınırsızlık Meydanı’nda bir araya gelen öğrenciler burada basın açıklaması yaptı.

Açıklamaya, Şerzan Kurt Özgür Gençlik Derneği, Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu’nun milletvekili adayı Şehbal Şenyurt Arınlı, DYG, BDP il ve ilçe yöneticilerinin yanı sıra Demokrasi Bloğu’nu oluşturan siyasi parti temsilcileri katıldı.


Açıklama yapıldı


Açıklamayı Muğla Üniversitesi öğrencilerinden Ömer Geldi okudu.

Geldi, Şerzan'ın hedef gösterilerek vurulduğunu belirterek "Derin kod adlı polis memuru Gültekin Şahin hedef gözeterek ateş açması sonucu Şerzan ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılmıştı. 19 Mayıs Gençlik Bayramı’nda beyin ölümünün gerçekleşmesiyle Türkiye'de gençliğe adanan bir günde bile gençlerin ve ailelerinin nelere maruz kalabileceği kanıtlanmıştır" dedi. Geldi, 24 Mayıs günü ise, Şerzan'ın hayatının en güzel çağında demokrasi, özgürlük ve barış davasında tıpkı Aydın Erdem, Mustafa Dağ ve Mahsum Karaoğlan gibi şehitler kervanına katıldığını söyledi.

Şerzan Kurt'un davasının Eskişehir'e alınmasını eleştiren Geldi, şunları söyledi:

"Şerzan Kurt davasının henüz başlamamışken, ailesine ve avukatlarına bilgi verilmeden, kamuoyunda da polis cinayetlerinin aklandığı yer olarak izlenim yaratan Uğur Kaymaz ve Ahmet Kaymaz'ı katleden polislerin cezalandırılmadığı Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gizlice taşınmasına rağmen, yılmayacak olan yurtsever Kürt halkının ve gençliğinin bütün engellemelere, baskılara, soruşturmalara ve gözaltılara rağmen Şerzan yoldaşın davasını takip etmek için onurlu bir duruşla tüm duruşmalara Eskişehir'de bulunacağımızın bilinmesi gerekmektedir."


ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2010 İnsan Hakları Raporu'nda Şerzan Kurt davasının çok kötü şekilde ilerlediği ve kaygı verici boyuta olduğunun belirtildiğini hatırlatan Geldi, basının bu davaya duyarsız kalmasını ve yandaşlık yapmasını kınadı. Şerzan Kurt'un katledilmesine duyarsız kalan aydınları da eleştiren Geldi, "Dün Şerzan Kurt'un Aydın Erdem'in Ceylan Önkol'un, Uğur Kaymaz'ın, bu gün İbrahim Oruç'ların ölümüne sesiz kalan aydın geçinen bu akademisyenler, ülkenin yarınlara ulaşması için ne zaman sessizliklerini bozacaklar" dedi.

İktidardan ve iktidar güdümündeki kurumlardan güç alarak Kürt gençlerini katleden faşist zihniyete karşı direneceklerini belirten Geldi, "Şehit tüm yoldaşlarımızın anısına bağlı kalarak faşizme inat Şerzan Kurt yoldaşı her zaman yaşatacağımızı, onun düşüncelerini gerçekleştireceğimizi söylemekle beraber bu konuda tüm duyarlı çevreleri, yurtseverleri, barıştan yana olanları, direnişe ve mücadeleyi zafere ulaştırmaya çağırıyoruz" çağrısında bulundu.


Meşaleli Saygı Duruşu




Geldi'nin konuşmasında sonra Şerzan Kurt Özgür Gençlik Derneği adına Rüzgar Türk de, Kürtçe bir açıklama yaptı. Türk, Kürt gençlerin polis kurşunlarıyla öldürülmesine Türkiye kamuoyunun sesiz kaldığına değinerek, arkadaşlarını unutmayacaklarını söyledi.

Yapılan basın açıklamasının ardında kalabalık Şerzan Kurt posteri eşliğinde, Kurt'un vurulduğu yere kadar meşaleli yürüyüş düzenledi. Yürüyüş sırasında sık sık, "Şehit namırın", "Faşizme karşı omuz omuza", "Katiler hesap verecek" sloganları atılarak, Şerzan’ın vurulduğu yere karanfiller bırakıldı ve saygı duruşu yapıldı.


Arınlı: "Demokratikleşme ve özgürleşme olsaydı bu ölümler olmazdı"


Saygı duruşundan sonra Emek,Özgürlük ve Demokrasi Bloğu Muğla Adayımız Şehbal Şenyurt Arınlı, kısa bir açıklama yaptı.

Şenyurt, davanın Eskişehir'e alınmasının bu davanın ört bas etmeye çalışıldığının bir işareti olduğunu; ancak yurtsever, demokrat ve özgürlükçü insanların mücadelesi ile bu davayı unutturmayacaklarını söyledi.

Şenyurt, "Umarım üniversiteler artık ölümle ve öldürmeyle anılmaz. Demokratikleşme ve özgürleşme olsaydı bu ölümler olmazdı. Ama bu ülke değişecek ve bunu emekçiler, gençler ve Kürtler başaracaktır" dedi.





DATÇA SEÇİM OFİSİMİZ AÇILDI..




Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu Muğla Bağımsız Milletvekili Adayı, Sanatçı Şehbal Şenyurt Arınlı’nın Datça İlçesindeki Seçim Ofisi 12 Mayıs Perşembe günü kendisinin ve destekçilerinin katılımıyla açıldı.

Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloğu adayı, Şehbal Şenyurt Arınlı Datça’da kendisini destekleyenlerle birlikte esnaf ziyaretleri , yerel gazete ziyareti ve broşür dağıtımı çalışmalarına aktif olarak katıldı. Esnaf ziyaretlerinde oldukça sempati ile karşılanan Arınlı Datça’nın desteği konusunda moral depoladı.

Seçim bürosu açılışını yapmak üzere Bağımsız aday Şehbal Şenyurt Arınlı, Datça BDP ilçe Başkanı Nejla Okyay’ın yaptığı açılış konuşmasından sonra, Datça’lılara seslendi.


Arınlı Datçalılara Seslendi



Arınlı konuşmasında şöyle dedi:
"Demokratik süreçlerin çok zorlu geçtiğini biliyorsunuz, ülkemizde bu sorun yıllardır çok bedeller ödenerek geçiyor. Bizler emek, demokrasi, özgürlük bloğu olarak güç birliği oluşturduk. Seçimlere bağımsız aday olarak girmeye karar verdik. Mecliste olan partiler bizim dileklerimizi halkın sahici ihtiyaçlarını karşılayamadılar. Barış sürecini inşa edemediler. En çok ihtiyacımız olan ve bir an önce çözülmesi gereken kürt meselesinde istenen aşamalar gerçekleştirilemedi.

Doğanın ihtiyaçları ve doğanın katledilmesinin önüne geçilemedi. Kadınların sesi mecliste duyulamadı. Ve bizler bu ülkenin emek, özgürlük ve demokrasiden yana olan yurttaşları bir araya gelerek, farklı bir ses olarak bu dönem mecliste olacağız.

Demokratik özerklik kavramıyla çözümlediğimiz, her bölgenin demokrasiye müdahale etmesi konusunda farklı bir politika öneriyoruz. Bütün bölgelerin hayata dair çözümleri çok farklı, bizlerde Muğla’dan farklı bir ses olarak mecliste olacağız. Çözüm önerilerini meclise taşıyacağız. Yapmaya çalıştığımız gerçekten kalıcı ilişkiler ağı kurmak. Dolayısıyla Muğla’da oluşturacağımız kalıcı ilişkiler meclise taşınacaktır.

Kadınların sesi olarak, özellikle doğayı yok sayan, doğayı kullanım perspektifi ile bakan tüketim ekonomisine hayır diyecek olan bizleriz. Barışa gidecek olan yolu kuracak olan bizleriz. Bu ülkenin sorunlarını çözmek anlamında bizlere çok ihtiyaç var. Hepinizin desteğini bekliyorum. Eminim buradan güçlü bir destekle çıkacağız".


Katılım için ve destek için teşekkürlerini sundu. Katılımcıların yoğun alkışlarıyla seçim ofisinin açılışı yapıldı.

Arınlı açılış sonrası akşam yemeğinde Palamutbükü'nde Datçalılarla buluştu.

13 Mayıs Cuma günü sabahı 09:00'da bir konvoy halinde Datça'dan Yazıköy'e gidildi. Burada köy kahvesinde Yazıköylülerle kahvaltı yapıldı ve Datça'daki köyleri ziyaret edildi. Aynı gün öğleden sonra ise Karaköy, Kızlan, Hızırşah ve Eski Datça ziyaretleri gerçekleştirildi ve seçmenlerle konuşuldu.


DATÇALI AKTİVST VE DESTEKÇİLERİMİZİN ORTAK AÇIKLAMASI


“Emek, Demokrasi ve Özgürlük” bloğu 20 kuruluş ve oluşumdan meydana geliyor. Blok içinde yer alan hareketler BDP, EDP, SDP, EMEP, EHP, DİP, DSİP, TÖP, KÖZ, SP, KADEP, İKP, İSP, İşçi Cephesi, SBH, SGPH, Yeşiller Partisi, DÖH, SDP ve Türkiye Gerçeği. “Emek, Demokrasi ve Özgürlük” platformu, 39 ilde 64 bağımsız adayla genel seçimlere katılıyor.

“Biz, farklılıklarımızla birlikte, özgür ve eşit yurttaşlar olarak yaşamak isteyenler; Bu ülkenin vatandaşları olarak eşit siyasal haklara sahip olmak isteyen Türkler, Kürtler, Aleviler, çeşitli dinsel inançlara, etnik kökenlere ve cinsiyet kimliklerine sahip insanlar;

  • İfade ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engellerle mücadele eden işçiler, emekçiler, gençler, kadınlar; Vahşi piyasa ekonomisinden, sosyal güvencesizlikten, işsizlikten ve sadaka siyasetinden mağdur olan yoksular;
  • Ekolojik yıkıma karşı doğa ile uyumlu bir yaşamın yanında olanlar;
  • Her türlü etnik, kültürel, cinsiyete dayalı ve sınıfsal farklılığın engelsiz olarak mecliste temsil edilmesini savunanlar;
  • Ülkemizin karanlık dönemlerinin aydınlatılması ve tüm kirli odakların dağıtılması için parlamentoda bir sesin olması gerektiğini düşünenler;
  • Barış isteyen ve barış için mücadele eden tüm Türkiyeliler;


    Yüzde 10 seçim barajını sandıkta bir kez daha delmek, parlamentoya ülkenin farklı renk ve seslerinin temsilcilerini göndermek için, Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun bağımsız adaylarını destekliyor, özgürlükçü ve eşitlikçi yeni bir anayasa talep eden tüm yurttaşları, 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde bu adaylara oy vermeye çağırıyoruz…”

    Farklı perspektif ve kimlikleri olan birçok kürt aydın ve siyasetçisinin yanısıra Süryani kimlikli Erol Dora Mardin’den, EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel İstanbul 3.Bölgeden, Sosyalist Gelecek Parti Hareketi (SGPH)'nin eş-sözcüsü Ertuğrul Kürkçü Mersinden, Türkmen kökenli Türk sinemacı, yönetmen ve yazar Sırrı Süreyya Önder İstanbul 2. Bölgeden, sanatçı Ferhat Tunç Tunceli'den, İHD eski başkanı Akın Birdal Gaziantep’den aday gösterilirken, Muğla Bağımsız adayı Şehbal Şenyurt Arınlı ise Muğla’da örgütlü bulunan BDP, EDP, SDP, EMEP, DİP, TÖP, SP ve Yeşiller Partisi’ nin ortak adayı.

    Tüm yaşamı boyunca emek, özgürlük ve demokrasi mücadelesi içerisinde yer almış olan belgesel sinemacı ve Türkiye’nin ilk kadın kameramanı olan Şehbal Şenyurt Arınlı “Kadınların sesi olarak, özellikle doğayı yok sayan, doğaya kullanım perspektifi ile bakan tüketim ekonomisine hayır demek için, barışa gidecek olan yolu kurmak için, bu ülkenin sorunlarını çözmek için" bu platformda yer aldığını belirtmektedir.

    Duyurulur.


    Datça Seçim Komisyonu



    BDP MİLAS BİNASINA SALDIRI!..



    Milas İlçesi'nde kimliği belirsiz kişi veya kişiler, BDP ilçe binasına saldırdı. Saldırıda seçim bayrakları yakılırken, binada maddi hasar meydana geldi.


    BDP Millas İlçe binasına gece saatlerinde kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından saldırı düzenlendi. Saldırı sonucunda maddi hasar oluşurken, ilçe binası etrafında asılı olan Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu Muğla Adayı Şehbal Şenyurt'un afişleri ve parti binasına asılan bayraklar yakıldı. Saldırıyı duyan yüzlerce kişi, BDP binası önüne gelerek "Baskılar bizi yıldıramaz", "Faşizme karşı omuz omuza" sloganları ile saldırıyı kınadı.

    BDP İlçe Başkanı Ahmet Mızrak ve Muğla İl Başkan Yardımcısı Ahmet Yeller de, faillerin bulunması için ilçe kaymakamı ile görüştü. Yapılan görüşmelerin ardında İlçe Başkanı Ahmet Mızrak, parti önünde toplanan kitleye yönelik kısa bir konuşma yaparak, destekleri için teşekkür etti.




  • 9 Mayıs 2011 Pazartesi

    SEÇİM OFİSLERİMİZ AÇILMAYA BAŞLADI!..


    Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu Muğla Bağımsız Adayı Şehbal Şenyurt Arınlı'nın Bodrum ve Turgutreis Seçim Büroları 8 Mayıs 2011 Pazar günü açıldı.

    Adayımız Şehbal Şenyurt Arınlı, 8 Mart 2011 Pazar günü Muğla'da saat 10:00'da başlayacak olan Akdeniz Çevre Platformu Toplantısına katıldıktan sonra saat iki sularında Torba kavşağında Bodrum ve Turgutreis'teki destekçileri ve aktivistleri tarafından karşılandı. Yaklaşık 50 araçlık bir konvoy ile Bodrum'a gelen konvoy, Bodrum TANSAŞ'ın arkasındaki otoparka araçlarını parkettikten sonra 150 kişilik bir grup halinde yürüyerek Eşref Konday İşhanı'ndaki Seçim Ofisi'ne gelindi.



    Milletvekili adayı burada Ofis önündeki balkondan katılanlara seslendi ve seçim sürecine dair değerlendirmelerde bulunarak teşekkür etti. Katılımcılara burada ikramda bulunulduktan sonra yine araçlarla ana yoldan konvoy halinde Turgutreis'e gidildi.



    Saat beş sularında Turgutreis'teki Seçim ofisinin önünde buradaki aktivistlerle konvoydakiler buluştular ve burada da seçim bürosu açılışı kadın destekçilerle birlikte gerçekleştirildi.



    Açılışa katılan Turgutreis'li gençler seçim ofisinin önünde halaya durarak desteklerini ve sevinçlerini dile getirdiler.


    Katılanlara yapılan ikramdan sonra seçim ofisinde gerçekleştirilen bir toplantıyla kampanya çalışmaları değerlendirildi.

    SEÇİM BÜROLARININ ADRESLERİ
    Bodrum Seçim Bürosu
    Şeref Konday İş Merkezi 47 So.No 27 Bodrum Oto Gar yanı BODRUM
    Turgutreis Seçim Bürosu
    Oto Gar yanı, İtfaiye karşısı TURGUTREİS


    DATÇA SEÇİM OFİSİNİN AÇILIŞI 12 MAYIS'TA

    Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu Muğla Bağımsız Milletvekili Adayı, Sanatçı Şehbal Şenyurt Arınlı’nın ilçemizdeki Seçim Ofisi 12 Mayıs Perşembe günü saat 17:00 de kendisinin de katılımıyla Canbey İşhanının 2. Katında açılacak.

    Açılış sonrası akşam yemeğinde Palamutbükü'nde Betçelilerle buluşacak olan Arınlı 13 Mayıs Cuma günü sabah Yazıköy'de köy kahvesinde Yazıköylülerle kahvaltı yaptıktan sonra Betçedeki köyleri ziyaret edecek, öğleden sonra ise Karaköy, Kızlan, Hızırşah ve Eski Datça ziyaretleri sonrasında ilçemizden ayrılacaktır.

    39 ilde 64 bağımsız adayla genel seçimlere katılacak olan bloğun, Muğla’da seçilebilecek tek kadın Milletvekili adayı olan Arınlı belgesel film yönetmenidir. Türkiye’nin ilk kadın kameramanı da olan Arınlı kadın hakları, insan ve canlı hakları, yeşil politikalar ve Türkiye’nin tüm demokratikleşme süreçlerine dair çalışmalarıyla da tanınıyor.
    Tüm Datçalıların davetlidir.

    8 Mayıs 2011 Pazar

    SEÇİM OFİSLERİMİZ AÇILIYOR!..


    Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu Muğla Bağımsız Adayı Şehbal Şenyurt Arınlı'nın Bodrum ve Turgutreis Seçim Büroları 8 Mayıs 2011 Pazar günü açılacak.

    Adayımız Şehbal Şenyurt Arınlı, 8 Mart 2011 Pazar günü Muğla'da saat 10:00'da başlayacak olan Akdeniz Çevre Platformu Toplantısına katıldıktan sonra saat 14:00'de Torba kavşağında Bodrum ve Turgutreis'teki destekçileri ve aktivistleri tarafından karşılanacak, bir araç konvoyu ile Bodrum'a gelinecek ve saat 14:45'de Bodrum Seçim Bürosu açılışı yapılacaktır.
    Saat 16:15'de yine konvoy eşliğinde Turgutreis'e hareket edilerek ve 17:00'de Turgutreis Seçim Bürosu'nun açılışı gerçekleştirilecektir.
    Adayımız seçim bürolarının açılışının "8 Mayıs Anneler Günü"ne denk gelmesi üzerine kadınlara ve annelere seslenerek "kadınlara her alanda eşit temsil ile, barışın sesini meclise taşıyarak, annelere gerçek armağanımız gözyaşlarını durdurmak olacaktır, bunu biz başaracağız” dedi.
    Basını, destekçilerimizi, halkımızı katılmaya çağırıyor, ilginiz için şimdiden teşekkür ediyoruz.

    Şehbal Şenyurt Arınlı
    Seçim Bürosu


    SEÇİM BÜROLARININ ADRESLERİ
    Bodrum Seçim Bürosu
    Şeref Konday İş Merkezi 47 So.No 27 Bodrum Oto Gar yanı BODRUM

    Turgutreis Seçim Bürosu
    Oto Gar yanı, İtfaiye karşısı TURGUTREİS

    4 Mayıs 2011 Çarşamba

    "Oy Pusulası"ndaki yerimiz

    Adayımız Şehbal Şenyurt Arınlı'nın 12 Haziran'da yapılacak Milletvekili Genel Seçimi sırasında Muğla ilinde kullanılacak oy pusulası'ndaki yeri belli oldu.

    Seçime katılan partilerin hemen arkasından sıralanan "dört bağımsız aday"ın yazılı olduğu bölümde İKİNCİ SIRADA adayımızın adı yer alacak.

    Başka bir deyişle, Şehbal Şenyurt Arınlı parti amblemleri bittikten sonraki bölümdeki yalnızca mühür yuvarlağı ve aday adı olan bölümün ikinci sırasında yer alacak.

    Oylarımız bağımsızların ikincisine, yani Şehbal Şenyurt Arınlı'ya!...

    2 Mayıs 2011 Pazartesi

    "1 Mayıs'ı Marmaris'te kutladık..."



    Adayımız Şehbal Şenyurt Arınlı'nın da aralarında olduğu yaklaşık ikiyüz kişilik grup Marmaris'te gerçekleştirilen 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Bayramı'ndaydı...

    Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu'na ait üzerinde adayımızın da adının yer aldığı pankartın arkasında yürüyen grup üyelerine Marmaris'te ilginin büyük olduğu görüldü.

    Adayımızın bu gün vesilesiyle hazırladığı ve yayın organlarına da gönderilen 1 Mayıs Bildirisi'nde kadınlara yönelik şunları söyledi:

    Kadınlar için sistemi sorgulamak iki yönlüdür. Bizler için sistemi sadece emek-sermaye olarak sorgulamak-cinsiyetimizden dolayı yaşadığımız ezme-sömürülme biçimlerini ortadan kaldırmamaktadır.

    Sistem cinsiyetçi bir yapı üzerinden örgütlenmiştir. Unutmayalım ki; sınıfların ortaya çıkışı kadının köleleştirilip-ayrıştırılması sürecinde başlar. Ve sınıfa dayalı emek sömürüsünün sonlandırılması-kadın cinsinin özgürleşmesi hareketinden geçmektedir.

    Özgür insanı yaratmak-kadın ve erkek cinsinin-tanımlanmış kimliklerinden sıyrılıp-bu kimlikleşmenin içeriğinin yarattığı politik sömürünün tarifi yapılmadan-cins sömürüsü açık edilmeden-insanın özgürleşme hareketleri eksik kalacaktır.

    Biz kadın ve erkekler -cins rollerimize atfedilen kimlik bilgilerimizi reddedip -bu mücadeleyi sokağa taşıyıp örgütlenerek ve bu örgütlenmeyi sistemin erkek yüzüne de çevirerek başarabiliriz.

    Unutmayın; doğurgan, yaratıcı güç bizleriz.

    Açıklamanın tamamını buradan okuyabilirsiniz.

    1 Mayıs 2011 Pazar

    Dünyayı dönüştüren güç emektir.


    Dünyayı dönüştüren güç emektir.
    Hayatı değiştiren güç emektir.

    Emeğin olmadığı yer; donar, çürür, yıkılır.

    Yıllar ve yıllardır bu bilgiyi bize unutturmaya çalıştılar, sindirdiler, susturmaya çalıştılar. Yılmadık, susmadık; copladılar, tutukladılar, öldürdüler. Örgütlerimizi emeğin değil, statükonun, sistemin temsilcilerine teslim ettiler.

    Artık ‘yeter’ diyoruz; artık ‘edi besé’ diyoruz.

    Hatırlayın ve artık asla unutmayın. ‘Zincirlerimizden başka kaybedecek hiç bir şeyimiz yok.’ Bu dünyadan göçüp gittiğimizde içine sığdığımız 1 metrekare topraktan başka geriye kalan sadece arkamızda bıraktığımız izlerdir. Bize bu bilgiyi unutturmaya çalıştılar.

    Sermayenin, tüketim toplumu felsefesinin kafamıza kazınmaya çalıştığı, bize kendi ellerimizle esaret duvarları ördüren yaşam biçimini reddediyoruz. Doğayı, halkların farklı kültürel söylemlerini, emeğimizi yok sayan; tektipçi, ırkçı, sermayenin güvencesi olan bu sisteme daha fazla boyun eğmeyeceğiz, pasif izleyici olmayacağız.

    Darbelerle birlikteliğimizi parçaladılar. Her saniye zihinlerimize pompaladıkları yanlı, yanlış bilgilendirmelerle; hayatın özünden kopuk, bizleri asli sorunlarımızdan uzaklaştıran sahte gündemlerle emeğin, yoksulluğun, bu ülkede yıllardır süren savaşın, halkların yaşadığı acıların konuşulmasını bile engellediler. Büyük sermaye gücüyle yaptıkları propagandalarla Hakkari’de olanları, Dersim’den gelen cenazeleri, dini farklı diye, cinsiyeti, dili farklı diye, düşüncesi farklı diye öldürülen; f tipi hapishanelere, hücrelere atılan insanlarımızı; günde beş kadının öldürülmesini, tacizi-tecavüzü hayatımıza değmeyen sanal hikayeler gibi duyup geçtiğimiz masallara çevirdiler.

    Gerçek sorunlarımızdan; sahici hayattan bizi uzaklaştırdılar.

    Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu hepimiz için bir umuttur. Kısa bir süre içinde oluşturulmuş bile olsa yıllardır bizleri parçalayan bu can alıcı ihtiyacın zorlamasıyla doğmuştur. Nicel birikim, nitelikli bir değişim yaratmıştır. Sürekliliğini sağlamak, liderlerin, temsilcilerin kararlarıyla değil, sizlerin iradesiyle, sizlerin çabaları, emekleriyle olacaktır.

    Seçimler bir sınavdır. Taleplerimizin gücünün ölçüldüğü bir sınav. Biz emekçiler, Kürt, Çerkes, Alevi, bu toprakların bütün halkları, sol, sosyalistler, kadınlar, gençler; bu ülkenin yok sayılan ezici çoğunluğu, liderlerin, düzen partilerinin, bizi temsil etmeyen temsilcilerin hayatın özünden kopuk gündemlerine mi onay vereceğiz, yoksa sahici hayatın sahici sorunlarının çözümlerini mi talep edeceğiz?

    Bizler, Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu adayları, “yönetmek” denilen “erk isi hali” aşmaya çalışan; var olan yönetme biçimini sorgulayan tüm canlı haklarını güvence altına alan yeni bir yaşam biçimi örmeye çalışıyoruz.

    ‘Sadece insanı merkez alan türcülüğün reddedildiği; temel ihtiyaçlarımız kadar tüketim; tükettiğimizi doğaya iade’ felsefesi üzerine kurulacak bir yaşam biçimi.

    ‘Yarışma’ değil, ‘dayanışma’ ilkesi ile beslenen; doğa, insan ve tüm canlı haklarını gözeten bu yaşam biçimi ile beni benden başka kimsenin temsil etmediği, etmesinin de aslında pek de mümkün olmadığı, sadece üstlendiğimiz sorumlulukları yerine getirmek üzere var olduğumuzu bildiğimiz doğrudan demokrasinin yolunu açan bir üretim biçimi öneriyoruz.

    Bu ülkede yıllardır, özenle toplumun bütününden saklanan, sadece yaşayanların, tanıkların bildiği ağır bir savaş yaşanıyor. Köyler yakıldı, insanlar topraklarından arkalarında ölülerini bırakarak bir gecede apar topar sürülüp sökülüp alındı. Askere, savaşa gönderdiğimiz çocuklarımız, özgürlüğü için mücadele eden kardeşlerine silah doğrulttu, birbirlerini vurdular. Halen bu savaş, bütün barıştan yana çözüm taleplerine rağmen sürüyor, sürdürülmek isteniyor. Analar ağlamasın edebiyatı yapmak çok kolay. Toplantı masalarında, yumuşak koltuklarımızda şiddeti eleştirmek kolay. Barışı, canı yananı dinlemeden, anlamadan, her gün kurulmaya devam eden taziye çadırlarını ziyaret etmeden, bu acıyı teninde, kanında hissetmeden kuramazsınız.

    Silah endüstrisi ile beslenen sistemin temsilcileri bu savaşın sürmesini istiyorlar.

    Sistemin partileri bu savaşın sürmesine göz yumuyorlar.


    Çünkü halkların birliğinden, emeğin gücünden korkuyorlar. Çünkü, savaş, inkar ve imha politikaları bitmeden emek sorunlarımızı konuşamayız; sendikalarımızı, örgütlerimizi, tartışamayız. Alevi dostlarımızın, diğer inanç ve yaşam örgütlenmelerinin talepleri hızla geçiştirilebilir. Kadınlarımızın uğradığı şiddet, tecavüz, ölümlere karşı eylemlerimiz marjinal kalır. Cinsel tercihleri farklı olanlar, temiz enerji savunucuları, vicdani retçiler, hayvan hakları savunucuları tamamen görmezden gelinebilir.

    Bizlere şunu söylüyorlar; AKP’den kurtulmak için CHP’ye sığınalım. Hayır. Bizler, doğanın savunucuları, emekçiler, kadınlar, gençler bir yerlere sığınmak istemiyoruz.

    İşimizi, aşımızı, sözümüzü istiyoruz. Bizler kendimizin olanı, gasp ettiğiniz emeğin hakkını geri istiyoruz.

    AKP, sahip olmadıkları vicdan –halk- söylemleri arkasına saklanmış sermayenin sesidir. Diğerleri reddettiğimiz bu sistemin kurucu iradesidir. Sesimizi boğan vesayet sistemini çağıran; bu toprakların halklarını yok sayan, bu ülkede emek yerine sermayenin güçlenmesinin hukukunu kuran bu kurucu iradedir. Onlara mı sığınalım?

    Hayır, hiçbirine mahkûm değiliz. Bugüne kadar kötünün iyisi bizim hiçbir sorunumuzu çözmedi, çözme iradesine ve niyetine sahip değildir. İrade, tek tek her birimiz olacağız.


    Emeğin sahici sahipleri olarak alanlardayız. Bütün karar organlarında olacağız.

    Ulaşılamaz, denetlenemez, kraldan çok kralcı temsilcilerimizle değil. Sermayenin desteğiyle değil, yine emeklerimizle mecliste olacağız.

    Sokakların, kadınların, yoksulun, emekçinin sesi artık her yerden duyulacak.

    Fikrimizin, derdimizin sahibi kendi sesimizle mecliste olacağız.

    Vergilerimizle yaşattığımız devlet mekanizması, uğruna öldüğümüz, öldürüldüğümüz bir ceberut olmaktan çıkacak. Demokratik Cumhuriyet, demokratik özerklik taleplerimizin hayata geçmesi ile bu devasa mekanizma bizlere, emekçiye, gençliğe, hayata hizmet eden; denetlenebilir bir organizma haline gelecek. Artık emeklerimizle oluşan artı değer, kardeşlerimizi katleden silahlara yatırılmayacak. Sadece bir tek dini inancı besleyen diyanet işleri başkanlığına akmayacak. Bizlere emekçilere parasız eğitim, parasız sağlık hizmetleri, sadaka değil, sosyal hizmetler olarak geri dönecek. Değerler yaratan biz emekçileriz. Yarattığımız değerlerin bizlere geri dönmesini istiyoruz.

    Barışı bu ayrıntılarla kuracağız.

    Erkek egemen dünyanın kadın emekçileri,

    Sizlere ayrıca seslenmek istiyorum.

    Kadınlar için sistemi sorgulamak iki yönlüdür. Bizler için sistemi sadece emek-sermaye olarak sorgulamak-cinsiyetimizden dolayı yaşadığımız ezme-sömürülme biçimlerini ortadan kaldırmamaktadır.

    Sistem cinsiyetçi bir yapı üzerinden örgütlenmiştir. Unutmayalım ki; sınıfların ortaya çıkışı kadının köleleştirilip-ayrıştırılması sürecinde başlar. Ve sınıfa dayalı emek sömürüsünün sonlandırılması-kadın cinsinin özgürleşmesi hareketinden geçmektedir.

    Özgür insanı yaratmak-kadın ve erkek cinsinin-tanımlanmış kimliklerinden sıyrılıp-bu kimlikleşmenin içeriğinin yarattığı politik sömürünün tarifi yapılmadan-cins sömürüsü açık edilmeden-insanın özgürleşme hareketleri eksik kalacaktır.

    Biz kadın ve erkekler -cins rollerimize atfedilen kimlik bilgilerimizi reddedip -bu mücadeleyi sokağa taşıyıp örgütlenerek ve bu örgütlenmeyi sistemin erkek yüzüne de çevirerek başarabiliriz.

    Unutmayın; doğurgan, yaratıcı güç bizleriz.

    İşçinin, emekçinin bayramı 1 Mayıs Kutlu olsun Sevgili Dostlarım. Bu günü bize armağan etmediler. Bu günü; bizler, kadınlar, emekçiler, işçiler nice bedeller ödeyerek, yine emeğimizle kazandık. Emeğin ve doğanın sömürüsüne son diyecek olan yine bizler olacağız.


    ŞEHBAL ŞENYURT ARINLI
    30.04.2011
    Dirmil (Gökçebel)

    30 Nisan 2011 Cumartesi

    "Amacım Yalnızca 'Temsil Etmek' Değil"




    BDP ve 17 demokrat, sol ve sosyalist grubun desteklediği, “Emek, Özgürlük Demokrasi Bloğu”nun Muğla Bağımsız adayı Şehbal Şenyurt Arınlı: “Doğrunun yalnızca kendi doğrularımız olmadığını anlayarak, başkalarının da gerçeklerini, doğrularını oraya taşımak çok önemli. Daha da önemlisi bunun meclise taşınabileceğini göstermek...”


    Sevgili Şehbal benim arkadaşım. Onun kampanyasına destek olmak üzere onun yanındayım.
    Bilebildiğim, yapabildiğim ne varsa ona katkıda bulunmak üzere yanına geldim. Bu işlere çok meraklı birisi olmadığını biliyorum. Bilenler bilir benim de “temsil”le, “meclis”le,”seçim”le pek bir ilgim, ilişkim yok. Dahası %10 barajı gibi bu orandan daha az sayıda insan tarafından benimsenen düşüncelerin temsil edilmediği, hadi daha doğrudan söyleyeyim yok sayıldığı bir “temsil” sistemiyle benim ilgim olamaz. Bunu kabul edip, bu kurallarla bu oyunu oynayanlarla da...
    Ama bağımsız adaylık meselesi farklı. Orada kendin gibi düşünenlerle değil, farklı düşünenlerin seslerini meclise taşıma olanağı var. Bir tür uzlaşma. Uzlaşma aynı şeyleri düşünmek değildir. Uzlaşma “pratik” bir iş yapmak üzere birlikte yola çıkmaktır. Ben çok iyi biliyorum ki Şehbal gibi diğer bağımsız adayların da birbirinden farklılıkları özgünlükleri var. Benim gibi onları destekleyenlerin de öyle. Bizler bir düşünceyi değil bir tavrı, bir tutumu, bir yöntemi, ne kadar kısıtlama olursa olsun, onları aşarak “meclis” denen yerde ifade edilmesinin yollarından birisi olduğu için bu katkı ve desteği yapmaya soyunduk. Bunun için genç arkadaşlarım, üniversite öğrencileri yalnızca bir pankartta yazan sözleri duyurmak üzere mecliste bir pankart açmışlardı ve onlara neredeyse ömür boyu sayılacak cezalar kesilmişti. İşte en azından o cezalara maruz kalmadan o farklı düşüncelerin mecliste ifade edilebilmesi için Şehbal’ler kendilerini, emeklerini, akıllarını, duygularını ortaya koyarak bu işe soyundular. Onları yalnızca onlara oy atacak olanlara değil, tüm topluma, hatta dünyaya anlatmak da bizlerin görevi.
    Bunun yollarından birisi ona kulak vermek.
    Ben de yanında, yakınında olduğum için sevgili Şehbal’e kulak verdim ve bazı sorular sordum. Yanıtlarını da sizlerle bu haftaki “biamag” yazımda paylaşıyorum:

    Sevgili Şehbal bu iş nereden aklına geldi? Neden bu işe soyundun.
    Aslında az önce de sen söyledin. Derdimiz bir ve aynı. Bazen belirli koşullar, insanları bazı işlere soyunmasına neden olur. O “tarihsel görev” denen şey de budur. Ben de bir anda bunu yapmanın hem kendi, hem de toplumsal tarihimiz açısından bir zorunluluk olarak gördüm. Gençlik, hatta çocukluk diyebileceğim yaşlardan itibaren politik yaşamın içinde oldum. Politikayı sokaklarda, gündelik hayatın içinde yapmayı yeğledim genellikle. Öyle teorik laflar etmeyi, akademik bilimsel çözümlemeler yapmayı, kocaman cümleler kurmayı sevmedim, sevemedim hiç. Belki de bu nedenle sinema ile uğraşmaya başladım. Sinema öyle bir şey kurgusal filmlerde bile o sırada birşeyler katılır o çekilen filme. Aslında filmi de “gerçek ve inanılır” yapan da onlardır. Belgesel de bu daha doğrudandır ve fazladır. Onun için belgesele yöneldim. Fikirlerimi, görüşlerimi toplum ile bağını koparmayan belgesel sinema alanında söz söyleyerek iletmeye çalıştım.

    Ama yalnızca bir aktarıcılık değil yaptığın?
    Evet öyle. Aktaracağımı kendime biçtiğim sorumluluk, yılların verdiği birikimle seçiyorum. Sokakların sesi çok önemli. Sokaktaki evdeki kadının ne dediği, nasıl dediği çok önemli. Emeğin o gücünün son kertesine geldiğinde akşam eve ekmek götürmek için zorlanırken ne dediği, nasıl dediği çok önemli. Ancak dikkât verince işitebildiğimiz, doğanın sesi, doğadaki canlıların, cansızların sesi çok önemli. Paşa’yı tanıyorsun. Bizim çocuğumuz, canımız, bir parçamız, onun kızınca hırlaması, sevinince mırıldanması, sevilmek isteyince çıkardığı ses çok önemli. İşte ben tüm bu sesleri, bu seslerin normal yollardan ulaşamadığı meclise ulaştırmak için bu işe soyundum. Yasalar, yönetmelikler, resmi metinlerde ne yazık ki bu sesler yer almıyor. En azından meclis zabıtlarıyla da olsa bu sesleri oraya taşımak, bu seslerin sözcüsü olmak. Doğrunun yalnızca kendi doğrularımız olmadığını anlayarak, başkalarının da gerçeklerini, doğrularını oraya taşımak çok önemli. Daha da önemlisi bunun taşınabildiğini göstermek de.

    Bu büyük bir sorumluluk ama..
    Eğer görmüşsek, fark etmişsek sorumluluklarımızdan kaçamayız. Gerçeklerden kaçamayız. Bizi rahatsız eder. O rahatsızlık bizi “biz” olmaktan çıkarır. Tıpkı şimdi olduğu gibi. Bak sistem tüm söylemlerinde “biz” diyor. Ama onun biz dediğinin içinde aslında “biz” yokuz. Toplumsal ön yargılarla ötekileştirilenler yok. Sırf farklı olduğu için bir biçimde damgalananlar yok. Azınlıklar yok, göçmenler yok. Din-dil etnik kimlik farklılıkları nedeniyle nefret söylemi kurbanı olanlar orada yok. Onlar olmayınca onların sesleri de orada yok. O “biz”in içinde bunların hiç biri yok Eğer ben oraya gidebilirsem -ki bunun gerçekleşeceğinden hiçbir kuşkum yok- onların seslerini o meclis duyacak, o meclistekiler duyacak. Ülke, dünya duyacak. Ama biliyor musun en çok da o seslerin sahipleri, kendi seslerinin orada dillendirildiğini duyacaklar. Yapmaya soyunduğum iş bu.

    Sen o seslere yabancı değilsin aslında, ben bunu çok iyi biliyorum belgesellerinden.
    Zaten bu sorumluluğu hissettiğim anlar aslında o çektiğim belgesellerin kurguları için makine başına oturduğum anlardır. O sesler benim için o zaman gerçek olur. Onları izleyenler algıladığı anladığı zaman gerçek olur. Ama biliyor musun o mecliste bir belgesel asla izlenmemiştir. Belki ben oraya gidince, 20 dakika konuşma hakkımın bir on dakikasını o sesleri birinci elden ve ağızdan duyurma olanağı bulacağım. Bu bir belgeselci, sinemacı olarak beni çok heyecanlandırıyor. Bu heyecanı pek çok kişinin fark ettiğini hissediyor, onların güçlerinin ve desteklerimin ardımda olduğunu düşünüyorum.

    Bir de kadın meselen var senin... Bu işe soyunmanın bir nedeni de o değil mi?
    En can alıcı noktalardan birisi bu aslında. Bu ülkede biz kadınlar “artık yeter” diyorsak var olan alanlar içinde parlamentodaki temsiliyetlerimizi de talep etmeliyiz. Dolaylı değil, doğrudan. Ne söylendiği değil, nasıl söylendiği de önemli. Dil önemli dil. Sorunlar erkek dili ile söylendiğinde farklı, kadın bakış açısı ile söylendiğinde farklı algılar, farklı sonuçlar çıkıyor. Ben belgesel çekerken bunu çok net fark ediyorum. Aynı cümleyi bir kadın söylüyor, bir de erkek. İkisinin de kastettiği, söylenenden algılanan farklı. Burası çok önemli. Kadını ancak kadın anlatabilir. Kadının sorununu ancak kadın anlatabilir. Bir soruna kadının bakışını da ancak kadın anlatabilir. Bu ülkenin insanının yarısı kadın. Bu ülkenin temsil edildiği meclisin de yarısının kadın olması gerekli.

    Muğla’dan sen seçilmezsen altı erkek gidecek ama?
    Doğru bunu vurguluyoruz seçim kampanyamız sırasında. Diğer partilerde de kadın adaylar var. Ama seçilme olasılıkları olmayan sıralara konulmuş. Eğer sadece partilerin adayları seçilirse, buradan altı erkek gidecek. Görüş, düşünce, inanç ve yapacakları konusunda hiçbir olumsuz düşünce taşımıyorum. Ama onlar erkek ve meclise Muğla’dan “altı erkek” gidecek. Ama Muğla’nın yarısı kadın. Onlara güveniyorum. Onlar Muğla’dan en azından bir “kadın”ı meclise gönderecekler. Belki anımsarsın, ilk kadın vali Muğla valisiydi. Türküsü var, “Hakime hanım” diye, ilk kadın hakimlerden birisi bu yörede görev yaptı. Bu kentten şimdiye kadar meclise iki kadın milletvekili gitmiş; 23 dönemde “iki” milletvekili. İlki 1969-1973 döneminde Cumhuriyet Halk Partisi’nden bir ziraat mühendisi olan sayın Mualla Akarca. Milaslı. Sonra da 1996-1999 döneminde az önce söz ettiğim ilk kadın Muğla Valisi olan Sayın Lale Aytaman Anavatan Partisi’nden seçilmiş. Başka örnek yok. Seçilen ilk bağımsız aday ben olacağım, eğer Muğla’lı kadınlar beni desteklerse. Böylelikle bizim adımıza yani kadınlar adına yetki kullanıcıların elinden o yetkilendirme temsiliyetini alabileceğiz.

    Bir tür “devrim” olacak yani?
    Bu sözcükle neyi kastettiğini bilmiyorum ama kadınlar olarak, kadınları dikkâte almayan politikaları yerinde teşhir, o politikaların ikiyüzlülüğünü yerinde sorgulama ve dayanışmayı o çok değerli dokunulmaz parlamenter koltuklarından alıp sokağı parlamentoya taşımak için bu yola girdim ve kadınların sayesinde bu dediklerimi gerçekleştireceğim.
    Ayrıca biz kadınlar her yerde ve her alanda varsak parlamentoda da olma talebini gündeme getirmeliyiz. Bildiğiniz gibi son dönem Muğla'ya damgasını vuran Fethiye’deki tecavüz davası hepimizi çok sarstı. Nedeni ne olursa olsun, bir kadının çığlığı, bir kadının acısı, bir kadının el uzatışı, bir kadının savaşa kurban verdiği oğlu ya da kızından gelen kalp sızısı, biz kadınları bir araya getirip sorgusuz sualsiz dayanışmaya götürüyorsa, sırf kadın olmak bunları anlamamızı sağlıyorsa, bu dayanışma duygusundan gelen güç, o değeri tartışılamaz varoluş olgusu parlamentoda da vurgulanmalı.

    Peki bu bağlamda kadınlara somut mesajın ne?
    Ben tüm kadınları, parlamentodaki alanlarına sahip çıkmaya davet ediyorum. Bize ait olanları geri almadan politikaların içeriğini değiştiremeyiz. Bu dünyanın yarısıyız söylemi artık pek bir şey ifade etmiyor, zira ana sorunsal dünyanın yarısı bile olduğumuzda bize yaşatılan kimlik bilgilerinin ve o bilgilerde saklı erk'ek olma halleridir. Sistemi her biçimde sorgulayabiliriz ama var olan sorgulayışı kadının sorgulayışıyla buluşturamadığımızda eksik ve güdük kalmak kaçınılmazdır. Demokrasi denilen kavram insanın kadın cinsini kapsamıyorsa ne kadar derinlikli olabilir. Demokrasiyi salt kendi varoluşlarımız için değil tüm yaşayan unsurları da kapsayacak biçimiyle dillendirebiliyorsak işte o zaman paylaşımdaki eşitlikten bahsedebiliriz. Tam da bu yüzden politikaların erk'ek olma hallerine itirazla donatılmış demokrasi talepleri daha kapsayıcı olacaktır.

    Az önce de sen söyledin, ben de başka “kadın” örneler verebilirim. Bu dünyadan bir Margaret Thatcher, bir C. Rice, ve bizden de bir Tansu Çiller geçti. Seni onlardan farklı kılan ne?
    Bu kadınlar, kararları, tutum ve davranışlarıyla erkeklerden daha erkek olmayı yeğledi. Sanırım mesele kadın dilinin üslubunun taşınması meselesi… Kimler için çalıştığınız, kimler adına politika yaptığınız meselesi. Ve maalesef ülkemizdeki hiçbir siyasi parti -bu konuda BDP'yi ayrı tutmak durumundayım- kadınları gerçekten inanarak listeye almıyor. Türkiye'de ve dünyada yükselen kadın hareketinin dayatmasıyla zorunlu olarak listelerine koyuyorlar. Liste sıralamasına baktığınızda bunu anlamamak mümkün değil. Kadın aday var mı, var. Haydi o zaman oylar bize... Yani bir çeşit oy garantisi olarak -arka sıralarda da olsa-vitrindeler. Zaten sermaye partilerinden meclise girseler ne olacak, gerçekten kadın sorunlarına veya nükleere veya eşit vatandaşlığa dair çözüm önerilerini kendi partilerine dayatabilecekler mi?

    Sen bağımsız adaysın ama BDP’nin desteklediği bloğun içinde yer alan bir bağımsız adaysın. Bunu nasıl gerekçelendiriyor ve nasıl anlatıyorsun?
    Türkiye’de kuruluş anından hemen sonra gündeme gelen bir “hukuksuzluk” var. Bu coğrafyanın bir bölüm insanı, kuruluş anında yapılan “sözleşme”ye aykırı olarak,kuruluştan 3-4 yıl sonra yok sayılmış. Yaklaşık 85 yıldır sürüyor bu hukuksuzluk. Biri diğerini altına imza koyduğu metinleri, sözleşmeleri inkâr ederek yok saymış. İnkâr ile yetinmemiş, imhaya yönelmiş, kalanları da asimilasyon yoluyla yok etmeye çalışmıştır. 88 yıllık cumhuriyetin 85 yılı acıyla, kanla, gözyaşıyla ve zulümle doludur. Güneş balçıkla sıvanmaz, mızrak çuvala girmez, bu gerçeği de sonsuza kadar gizlemek olanaksızdır. Önce Ermeniler katledildi, sonra Rumlar, Süryaniler topraklarından sürüldü, diğer halklar kimliklerinden kimliklerinden szö edemez hâle geldi. Kalan Kürtlere ise özellikle son 35 yıldır yapılmadık eziyet kalmadı. Bunların hepsini yaşadık. Maddi manevi çok büyük bedeller ödedik. Yalnız bir kesim, yani Kürtler ödemedi, Türkler de ödedi. Can olarak ödendi bu bedel, emek olarak ödendi, para olarak ödendi. Bu ülke dünyanın 17. büyük ekonomisi, ama her doğan bebek 400 dolar borçla doğuyor bu ülkede. Neden bu politikaların sonucu. Bir canlı, bir insan her an varlığını kanıtlamak zorunda bırakılır mı? Türkiye’de Kürtler 85 yıldır “ne yaşar ne yaşamaz”ı yaşadılar. Artık bunu yaşamak istemiyorlar. Artık bunu yaşamak istemiyoruz. Barış gelmeli. Barışın gelmesi için yalnız Kürtlerin “barış” istemesi yetmez. Türklerin de yalnız sıcak evlerinde, masalarının başında, bilgisayarın klavyesine yazdıkları sözcüklerin hepsinin “barış” olması yetmez. Barış ancak barışçıl mücadele ile varolacaktır. Ben bir kadın olarak, bir sanatçı olarak, nihayet bir insan olarak barış istiyorum. Bu yüzden barışı en çok isteyenlerle, onun için en çok mücadele verenlerle, en çok bedel ödeyenlerle birlikte olmamdan doğal bir şey olamaz. Bu kendine aydınım, insanım diyen herkesin görevi. Ben bu görevi bu süreçte onlarla el birliği, yürek birliği, gönül birliği, duygu birliği ederek gerçekleştirmek istiyorum. Başkalarının acısını kendi acımız gibi yürekten yaşamadığımız için böyle bir süreç yaşadık, yaşıyoruz. Buna “dur” dememiz gerekiyor. Ben de bunu demek için bu birlikteliği istedim ve beraber hareket ediyorum. BDP’nin taleplerinin bu coğrafyada yaşayan herkesin talebi olduğunu düşündüğüm için birlite hareket ediyorum.

    Ama bir yandan da “bağımsız”sın?
    Bu da en önemli ve bir o kadar da “keyifli” noktalardan birisi. Ben yaşamım boyunca emir komuta içinde davranmadım. Emirlere hep itiraz ettim. Konuşurken emir kipi kullanmayı yeğliyorum. Bu noktada ağımsız aday olmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Hesap vereceğim hiçbir üst makam yok. Hesap vereceğiniz yegâne yer, vicdanınız, geceleri başınızı koyduğunuz yastık ya da aynadaki suretiniz. Yastığa başımı koyduğumda, iç rahatlığıyla kendime hesap verebildiğimde, ya da aynada kendi gözlerimin içine korkmadan, çekinmeden bakabildiğimde yapmam gerekenleri yaptığımı düşünüyorum. Bundan büyük mutluluk yok.


    Çok uzadı biliyorum ama bir de “doğa”, “çevre” ve “yeşil” yanınız var? Bu da sanırım önemli?

    Evet. Bu ülkede yalnızca politik alanda “aptalca” şeyler yapılmadı, yapılmıyor. Gelişeceğiz, modernleşeceğiz, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşacağız derken aslında çocuklarımızdan, torunlarımızdan, geleceğimizden ödünç aldığımız bir doğayı da katlettik. Ben her gün kahroluyorum; yapılanları görünce, planlananları duyunca. Yaşamı varedemeyenler, yaşamı yaratamayanlar yaşamı bilemezler. Kadınlar yaratır. Bunun için üstündür, farklıdır. Doğaya, canlıya, hatta cansıza bile kıyamaz. Bilir ki o yaşamdır, yaşam odur. Her şey yolunda olsa, hiçbir politik sorunumuz olmasa, tümüyle barış içinde yaşasak bileçok önemli bir sorunumuz var: Doğanın her gün tahrip olması, yok olması. “Kalkınma” diyerek, “gelişme” diyerek buna neden olduk. Kafamızı kaldırıp baktığımızda üzerinde yaşadığımız dünyanın er gün yok olduğunu, birileri tarafından, kâr için, çıkar için yok edildiğini görüyoruz. Bunu da göstermek, söylemek, insanların karar alırken bunun farkına varmasını sağlama önemli. Onun için HES’lere, nükleer santrallere, otoyollara, yeni köprülere, toprağın bileşimini, doğanın dengesini bozan, yaşamı bozan her şeyi fark etmek ve fark ettirmek hepimizin görevi. Gerçekçi çözüm ve seçenekleri ifade ve talep etmek için de mecliste olmak gerekli. Meclis sadece, madencilere, müteahhitlere, yapsatçılara kalmamalı. Mecliste doğanın da sesi duyulmalı.

    Başka söyleyecekleriniz de olmalı ama sizi yorduk. Burada bir “es” verelim ve size teşekkür ederek, kolaylıklar dileyelim.
    Ben de sana teşekkür ederim sevgili Mustafa, desteğin ve varlığın benim, bizim için çok önemli. Bianet’e de senin şahsında teşekkür ediyorum. Gerçeğin sesi ve hak haberciliğinin odağı olduğu için. Sağol.

    Mustafa SÜTLAŞ
    27.04.2011
    Dirmil (Gökçebel)
    Yalıkavak-Bodrum


    (Bu röportaj Bianet Haber sitesinde kısaltılmış şekliyle 30.04.2011 tarihinde yayınlanmıştır. )

    27 Nisan 2011 Çarşamba

    "Bu acı hepimizin..."



    24 Nisan 1915 İstanbul, Ankara, İzmir ve Diyarbakır'la birlikte Demokratik Düşünce Platformu aktivistlerinin öncülüğünde düzenlenen bir etkinlikle Bodrum'da da anıldı.

    "Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De!" girişimi 24 Nisan 1915'te başlayıp, ardından gelen günlerde yaygınlaşarak yaşanan acıyı ve Ermeni'lere yönelik soykırımı protesto etmek, acıyı paylaşmak için İstanbul, Ankara, İzmir ve Diyarbakır'da düzenlediği etkinlik aynı anda Bodrum'da da gerçekleştirildi.

    Bodrumlular yarım saat öncesinden başlayarak Bodrum Belediyesi'nin önünde toplandılar. Tüm anma yerlerinde açılan üzerinde Türkçe, Ermenice, Kürtçe, Fransızca ve İngilizce olarak "Bu acı hepimizin" yazan ortak pankart açıldı.

    Platformun üyelerinden ve bu etkinliği düzenleyen grubun içinde yer alan Adayımız, Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu Bağımsız Muğla Adayı Şehbal Şenyurt Arınlı da oradaydı.

    Bu günden ve 96 yıl önce yaşananlardan haberdar olan sayıları yüz kadar duyarlı aktivist hep birlikte pankartın arkasında yer aldılar. Platform sözcülerinden Ayla İşler Tsekka beş yerde de okunan "ortak basın bildirisini okudu. Bildiri tamamlandığında onun yanındaki katılımcılardan altısı tarafından, 24 Nisan 1915'de Haydarpaşa'dan yola çıkanlardan ve bir daha geri dönmeyen yüzlerce, binlerce, İstanbul ve Anadolu Ermenisi'nden "onikisi"nin adları sayıldı.

    Daha sonra anmaya katılanlar, derinden gelen duduk sesi eşliğinde herkes önce ellerindeki kırmızı karanfillerle, gelincikleri teker teker siyah pankartın üzerine bıraktılar. Sonra mumlar yakıldı, sessizce. Katılımcılar sessizce yere çöküp düşündüler ve "Hepimizin acısı" dedikleri acıyı paylaştılar sessizce!

    Bağımsız Muğla Milletvekili adayı ve "bu acı hepimizin" anma etkinliğinin ilk çağırıcılarından Arınlı, anma sırasında, "Ülkemizde yaşanan katliamlar bugüne kadar geldi ve devam ediyor. Artık bunlar yaşanmasın, yaşananlar ise konuşulsun, tartışılsın, sorgulansın ki bir daha bu acılar yaşanmasın" dedi.

    24 Nisan 2011 Pazar

    "Bu acı hepimizin..."


    Muğla Bağımsız Kadın Milletvekili Adayı Sanatçı Şehbal Şenyurt ARINLI 24 Nisan Pazar (bugün) günü saat 17.00'de, çağırıcılarından birisi olduğu, Bodrum'da yapılacak 24 Nisan Basın Açıklaması'na katılacak.

    Çağrı: Bu gün 24 Nisan, bu gün kendine "insanım" diyenlerin kara günü... Bu gün günahlarımıza ağlıyoruz. Ermeni arkadaşlarımızın dedelerinin laneti daha da derinleşmeden, bize hesap sormadan yüzleşmeliyiz o büyük felaketin ketum duvarı ile... Bu gün saat 17.00'de Belediye Meydanında biz yüzleşeceğiz, İstanbul yüzleşecek, İzmir yüzleşecek, Diyarbakır, Ankara yüzleşecek... Yüzleştikçe daha "insan" olacağız!

    23 Nisan 2011 Cumartesi

    Hep birlikte net tavrımızı koyduk...


    YSK'NIN KARARLARINA VE YAŞANAN SÜRECE DAİR:

    Merhaba Arkadaşlar,

    Biliyorsunuz, bu ülkede ne zaman toplumsal barıştan yana bir çözüm umudu doğsa karmaşadan, şiddetten beslenen güçler harekete geçer. Çözüm yollarını tıkamak için ellerinden geleni yaparlar. Bu kez de bu bildiğimiz oyun YSK eliyle sahneye konmuştur.

    Ancak şiddet çığırtkanlığı yapan güçlerin göremediği, görmek istemediği Türkiye toplumunun değiştiği gerçeğidir. Artık bu toplum, güç birliği yapmıştır. Sorunlarını meşru zeminde, barıştan yana çözmeye kararlıdır.

    Bizler, Emek Özgürlük ve Demokrasi Bloğu adayları ve adaylarına sahip çıkan halk, hep birlikte net tavrımızı koyduk ve bir badireyi daha atlattık.

    Bu süreçte arkadaşımız, kardeşimiz, sevgili Halil İbrahim Oruç'u yitirdik. Acımız büyük!

    Onlarca yaralı, yüzlerce gözaltı, binlerce hasar kaldı geride!

    88 yıllık statükonun, elitler hukukunun bu ülkenin emekçileri, yok sayılan ezici çoğunluğu için ne yazık ki kör olduğunu biliyoruz. Türkiye halkları bu hukuku değişmek zorundadır ve değiştirecektir.

    YSK'nın geri adımı bu güçler birliğinin kuvvetini ve direncini, yaşamın statükoya üstünlüğünü ortaya koymuş, bir çok kişinin belirttiği gibi "sokaklar meydanlar bir kez daha gücünü göstermiştir."

    12 Haziran'da da yine böyle olacağını düşünüyor, bu gücün hep arkamızda olduğunun bilinciyle ve yitirdiklerimizin de acısını yüreklerimizde taşıyarak, bu sürece katkı koyan herkese teşekkür ediyorum.

    Şehbal Şenyurt
    Emek, Demokrasi ve Özgürlükler Bloğu
    Muğla Bağımısız Milletvekili Adayı

    Muğla’nın Kadın Sesi Şehbal Şenyurt Datça’da

    Muğla Bağımsız Kadın Milletvekili Adayı Sanatçı Şehbal Şenyurt 23 Nisan Cumartesi (bugün) günü saat 14.00'de Datça'da, bu ilçemiz ve beldelerindeki kampanya çalışmalarını organize etmek üzere bir toplantı gerçekleştirecek.

    Adayımızın Datça ve çevresinde gerçekleştireceği seçim çalışmaları ve kampanyasında görev almak ve destek vermek isteyen Datça'lıları toplantımıza katılmaya çağırıyoruz.

    Adayımızın dün Milas, Ortaca, Akyaka ve Marmaris'te yaptığı temaslarda, içten ve yoğun ilgi ile destek için tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyor, çabalarının devamını diliyoruz.


    BİZİ İZLEMEYE DEVAM ETMENİZİ DİLİYORUZ...

    21 Nisan 2011 Perşembe

    Muğla’nın Kadın Sesi Şehbal Şenyurt Marmaris’te


    Muğla Bağımsız Kadın Milletvekili Adayı Sanatçı Şehbal Şenyurt 22 Nisan Cuma günü saat 21.00 de Marmaris Kültür Merkezi‘nde kendi geleceğini kendi yönlendirmek, yönetilmek yerine birlikte yönetmek isteyen bireylerle tanışmak için düzenlenen “Kadın ve Politika” toplantısına tüm Marmarislileri davet ediyor.

    Muğla Bağımsız Kadın Milletvekili Adayı, Şehbal Şenyurt Arınlı'nın çağrı mesajı şöyle:

    "Siyasette Kadın farkının hayatı olumlu yönde nasıl etkileyeceğini, sürdürülebilir insanca yaşamı nasıl renklendirerek anlamlı kılacağını, doğa çevre ve tüm canlılarla barış ve huzur içinde nasıl yaşanabileceğinin yollarını anlatan bu toplantıya gelerek, önerilerinizle ortak hedefimize ulaşma konusunda, sizin de katkı koymanızı diler, sağlık ve esenlik dolu günler dileriz. Saygılarımla, Sevgilerimle"

    19 Nisan 2011 Salı

    Adayımız Haber Türk Televizyonu'na Konuk


    Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu Muğla Bağımsız Adayımız Sevgili Şehbal Şenyurt Arınlı bugün saat 13:30'da HaberTürk televizyonunda "Gün ortası" adlı haber programa konuk oldu.
    Programın sunucusu Didem Yılmaz'ın YSK'nın son kararına ilişkin sorduğu soruyu, kararın "barış"a karşı olduğunu vurgulayan adayımız, Türkiye'nin gündeminde olan Anayasa'nın yapılması sürecinde "başta ötekileştirilenler ve sesi az çıkanlar olmak üzere tüm kesimlerin seslerini, görüş ve düşüncelerini meclise taşımayı hedeflediğini söyledi.
    Kendisini bir "dünya vatandaşı" olarak tanımlayan adayımız tüm canlıları merkeze alan "yeşil" politikaları savunacağını, kadına yönelik ayrımcılığın önlenmesi ve kadın haklarının gerçekleşmesi için uğraşacağını belirtti.
    En büyük vurguyu önümüzdeki dönemde kalıcı barışın sağlanması gerektiği konusuna yapan Arınlı, BDP'nin barışa yönelik tutumunun ne olacağına ilişkin soruya ise yumuşak koltuklarda oturarak barışı savunmanın kolay olduğunu, ancak BDP'lilerin sürekli yaşadıkları "baskı ve zor altında" bunu savunmaya ve gerçekleştirmeye çalıştığını söyleyerek yanıt verdi.
    Demokrasinin herkes için var ve geçerli olması gerektiğini belirten adayımız, istekleri ve gerçekleştireceklerinin yalnızca Kürtler için değil, Türkiye'de yaşayan herkesin isteği olduğunu söyleyerek sözlerini bitirdi.

    14 Nisan 2011 Perşembe

    ...artık yan yana değil iç içeyiz.

    Sevgili Arkadaşlar,

    Bu buluşmada aranızda olamadığım için çok üzgünüm. Elbette daha sık buluşacağız, bir araya gelip görüşlerimizi, yaşam biçimlerimizi paylaşmak için çok fırsatımız olacak….

    Önümüzdeki seçim süreci oldukça kısa ve hızla akıp gidecek.
    Ama bilmenizi isterim ki, bu buluşma, bu kaynaşma seçim süreci ile sınırlı kalmayacak.
    Birbirimizi anlamaya çalışarak, farklılıklarımızı, değerlerimizi tanımaya çalışarak, zorlu bir süreç geçireceğiz. Bu süreç içinde göreceğiz ki, artık yan yana değil iç içeyiz.
    Görüntüde değil, sözde değil; sahici ve kalıcı bir bütünleşmenin örneğini biz buradan, Muğla’dan, bütün Türkiye’ye göstereceğiz.

    İnsan haklarından, doğadaki tüm canlıların haklarına saygı, bizim mücadele alanımız.

    Kürt halkı üzerinde yıllardır yaşatılan göçlerle, dillerine vurulan kilitlerle, iradelerimiz önüne konulan engellerle, tutuklamalar, ölümlerle yaşanan acıların süzgecinden geçerek gelen bu haklı mücadeleyi sevginin, anlayışın ve barışın diliyle yürüteceğiz. Türkiye sorunlarından elbette birincisi olan Kürt sorununun barışçıl çözümü için Kürt ve Türk halklarının önündeki engelleri birer birer yıkacak ve kardeşliğin yolunu birlikte açacağız.

    Ben kadınım. Vekil adayınız olarak beni, bir kadını seçtiniz.
    Ve bu süreçte sorunlarımızı, çözüm önerilerimizi, kadınların dünyayla baş etme yöntemleriyle dile getireceğiz.

    Sistemin emeklerimizi hoyratça sömürmesinden, doğamızın, yaşam alanlarımızın geri dönüşsüz tahribine, bireysel kolektif haklarımızın yok sayılmasına kadar her koldan üzerimize yürüyen baskılarına, şiddetine rağmen bizler nefret söylemini bertaraf edip barışın dilini kullanacağız.

    Sizlerden, bu seçim süresince neler yapılması gerektiğine, sizlerin neler yapabileceğinize dair yaratıcı fikirlerinizi özgürce, kendinizi rahat hissederek ifade etmenizi rica ediyorum. Bütün fikirleri dinleyeceğiz. Çalışmalarımızda kendi ifadelerinizi de bulacaksınız.

    Hepimize büyük sorumluluklar düşüyor. Muğla ilimizde de var olduğumuzu geri dönülmez bir şekilde vurgulamak zorundayız. Bu ülkede kalıcı barış talep ettiğimizi, söylem ve davranışlarımızla vurgulayacağız… Ve tabi ki bu söylemlerimizin yerine ulaştığının somut göstergesi olacak oylarımızla ‘’biz de buradayız, Muğla’da da varız diyeceğiz.
    Mahalle mahalle, ev ev sözlerimizi söyleyeceğiz. İnsan, birey, doğa odaklı sahici, kalıcı çözüm önerilerinin bizde olduğunu tüm Türkiye’ye göstereceğiz.

    Yolumuz açık olsun arkadaşlar.
    En kısa zamanda görüşmek dileğiyle, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum..

    Ji we hemuyan re slav u réz.
    Bıji Aşti…Bıji Bıratiya Gela…
    Yaşasın Barış…Yaşasın Halkların Kardeşliği..


    Şehbal Şenyurt Arınlı
    Emek,
    Özgürlük ve Demokrasi Bloğu
    Milletvekili Adayınız.
    Amed, 15.Nisan.2010

    Bugünümüzü, yarınlarımızı kendimiz yöneteceğiz!


    Sevgili Arkadaşlar,
    Muğla ilinde Emek Özgürlük ve Demokrasi Bloğu'nun desteklediği bağımsız milletvekili adayıyım.
    Adaylığımı destekleyen siyasi partilere ve sivil toplum örgütlerine, bireysel desteklerini ifade eden herkese bana gösterdikleri güven için teşekkür ederim.
    Muğla ilinde yaşayan farklı hassasiyetleri olanlar da dahil çok geniş bir kesimin BAĞIMSIZ adayı olarak, Muğla’nın ÖZGÜR SESİ’ni meclise taşımak istiyorum.
    Türkiye alternatifsiz değildir. Ne dini temeller üzerinden politika yapanlara, ne de ırkçı politikalara mahkumuz. Bizler her dilden, her inançtan sol-demokratlar; emekten, özgürlüklerden, kalıcı barıştan yana olan güçlerimizi birleştirdik. Emek, Demokrasi ve Özgürlükler Bloğunu oluşturduk. Geldiğimiz bu aşamada dünden daha umutlu, daha kararlıyız.
    Daha önce liderlerin iki dudağı arasında belirlenerek seçilenler, Muğlanın sesini meclise değil, partilerinin sesini Muğla’ya taşıdılar.
    Muğlalıları vekaletlerini geri almaya çağırıyorum.

    Ne için oy veriyoruz?

    Barış için, dayanışma için, özgür yaşam için, farklılıklarımıza alan sunmak için, nefes alabilmek, yaşayabilmek için!
    Peki şimdiye kadar böyle mi oldu?
    Hayır!

    Artık, Muğla ‘kıyıları vermeyeceğiz’ söyleminden öteye bir anlam taşımalı! Söylenenler sözde kalmasın; yaşama geçsin diye adayım.
    Kadınım. Varım. Hep vardım. Ama artık vereceğiniz temsiliyet hakkını sizlerle birlikte ve sizin için meclise taşıyacağım.
    Devleti değil, bireyi ve tüm canlı haklarını temel alan bireyin yanı sıra doğadaki tüm canlıları gözeten sivil bir anayasa istiyoruz.
    Bu ülkede –kültürel/etnik kimliğiyle, diniyle, diliyle, özel yaşamındaki tercihleriyle- farklı olan bütün bireylerin ‘anayasal vatandaşlık’ statüsünün teyidini istiyoruz.
    Ana dillerimizde eğitim istiyoruz.
    Söylemini dayatılan resmi ideolojilerin dışında kurduğu için kimsenin tutuklanmasını istemiyoruz. Yasalarda olan anadilde savunma hakkını uygulamalarda da görmek istiyoruz.
    Düşüncelerini ifade ettiği için tek bir kişinin bile mahkeme mahkeme dolaşmasını istemiyoruz.
    Her bölgenin birbirinden farklı yaşam biçimlerine saygı gösterilmesini; Muğla’da da yerel yönetimlerin güçlendirilmesini; demokratik özerkliğin inşa edilmesini istiyoruz.
    Farklıyız, Anti-militaristiz, vicdani redciyiz diye vatan haini ilan edilmek istemiyoruz.
    Azınlığız diye ‘yabancı’ ilan edilmek istemiyoruz.
    Kadınız diye cinsel obje olarak algılanmak, tacize, tecavüze uğramak, şiddet görmek, öldürülmek istemiyoruz. Ev içi ve sermayenin kullandığı emeklerimizin karşılığını istiyoruz.
    Bütün bunları ve daha çoğunu hem hukuki zeminde hem de uygulamalarda görmek istiyoruz.
    Seçim barajı ve ekonomik ambargo ile bizi sıkıştırmak istedikleri köşelere sıkışmayacağız.
    Ne Türkiye, ne de bu topraklarda yaşayan halklar sahipsiz değildir. Şimdi bu ülkenin gerçek sahiplerine, Muğla ilinin gerçek sahiplerine, oylarını, kendi seslerini meclise taşımak için kullanmaları çağrısı yapıyorum.

    Alanlardayız, sözümüzü söyleyeceğiz.
    Sandıktayız ve Mecliste olacağız…
    Birlikte yeni bir hukuk oluşturacağız.
    Birbirini dinlemenin, anlamanın, barışın dilini birlikte kuracağız.

    Biz Halkız!
    Bugünümüzü, yarınlarımızı kendimiz yöneteceğiz!

    Şehbal Şenyurt
    Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu
    Muğla Bağımısız Milletvekili Adayı

    Dirmil, 11.04.2011

    13 Nisan 2011 Çarşamba

    Muğla’dan aday gösterilmesini içtenlikle destekliyoruz.

    BDP Seçim Komisyonu’na

    Şehbal Şenyurt’a, Muğla’dan, sivil ve siyasi kişi ve çevreler tarafından yapılan, BDP bağımsız adayı olma önerisini isabetli buluyor ve 2011 Milletvekili Seçimleri için umut verici bir gelişme olarak görüyoruz.
    Şehbal Şenyurt’u örnek kişiliği, belgesel sinemacı, ekolojist, çevre-doğa korumacı, feminist kimliğinin yanı sıra, 1 Şubat 1997’de başlatılan, “ Sürekli Aydınlık için 1 dakika Karanlık” eylemi, “Barış Girişimi” ve “Sivil Anayasa Girişimi”nde birlikte yaptığımız çalışmalardan da yakından tanıma fırsatı bulmuştuk. Azınlık haklarına ilişkin çalışmaları da Ermeni, Süryani, Rum, Çerkezler ve başka birçok çeşitli gruplarca bilinmektedir.
    Türkiye’nin barış ve demokrasi sorunlarının başında gelen Kürt Sorununa ve çözüm yollarına yaklaşımının BDP’nin politikasıyla uyum içerisinde olduğunu yakından bilen insanlar olarak Şehbal Şenyurt’un, seçilme şansının da yüksek olduğu kanaatiyle, Muğla’dan aday gösterilmesini içtenlikle destekliyoruz.

    Yüksel Selek, Ümit Şahin
    Yeşiller Partisi Eşsözcüleri

    Muğla seni seçip Meclise gönderirse Muğla kazanır.


    Muğla’nın Bağımsız Milletvekili Adayı
    Sevgili Şehbal Şenyurt,

    Adaylığın kutlu olsun! Muğla’ya hayırlı, uğurlu olsun. Muğla seni seçip Meclise gönderirse Muğla kazanır.

    Doğasıyla, deniziyle balığıyla, börtü böceğiyle, köpeği kedisiyle, çimeni çiceğiyle Muğla kazanır. Çünkü sen yaşam tarzınla gerçek bir ekolojistsin, doğa dostusun, hayvan dostusun.

    Şehbal Şenyurt , seni seçip Ankaraya, Meclise gönderirsek, biz, Bodrum’a, Marmaris’e, Datça’ya, buralara sığınan büyük şehir kaçkınları,. sevdalısı olduğumuz bu eşsiz güzellikteki yerler kaçtığımız şehirlere benzemesin, diye ele ele verir çalışırız, biz kazanırız.

    Karalısı adalısı Muğla’nın yerli halkı, Şehbal Şenyurt’u Ankara’ya yollarsa, sesi Meclise coşkuyla ulaşır, Muğlalı kazanır. Çünkü Şehbal Şenyurt bir coşku insanıdır, bir karınca gibi çalışkan, toprak gibi dosttur.

    Muğla’da sanat kazanır, kültür kazanır. Meclis’te, Türkiye’de kadın kazanır.

    Ülkede ezilen, ayrıma uğrayan herkesin sesi olur Şehbal Şenyurt.

    Özgürlük, eşitlik, demokrasi kazanır.

    Yolun açık olsun Şehbal Şenyurt! Sana sonuna kadar güveniyoruz, seni destekliyoruz.

    Yüksel Selek
    Yeşiller Partisi Eşsözcüsü

    12 Nisan 2011 Salı

    Şehbal Şenyurt Arınlı bir "fırsat"tır!..

    BDP Genel Merkezi
    Seçim Komisyonu Dikkatine


    Seçim barajının devasa bir haksızlık olarak önümüzde durduğunu ve özgürlük-demokrasi mücadelesinin ulaştığı noktada BDP ve Demokrasi Bloğunun çok önemli olduğunu düşünüyoruz.

    Bodrum’da bir süreden beri sivil inisiyatif ve platform düzeyinde anlamlı bir dayanışmayla sessizce ve kendiliğinden oluşmuş demokrasi bloğu bileşenleri çeşitli eylemlere birlikte imza attık, yerelde ve ulusal basında sesimizi yükselttik ve hala birlikte düşünüp birlikte davranmaya devam ediyoruz.

    2011 seçimlerine BDP’den bağımsız aday Şehbal Şenyurt’la katılmamız durumunda, Muğla ilinde (seçilme ihtimali dahil) en yüksek oyu alabileceğimize dair inancımızı sizlerle paylaşmak istedik.

    Ulusal ve uluslararası çeşitli çalışmalarını yakından bildiğimiz Şehbal Şenyurt’un birikimi, sorun çözmedeki politik vizyon genişliği, samimi ve disiplinli çalışmalarıyla insanları etkileme yeteneğinin yanı sıra, Muğla’nın yapısı ve özellikleri göz önüne alındığında bu ilden bir ‘Kadın Aday’ olması da bu bölgede seçim çalışması yaparken şansımızı arttıracak bir faktör ve bunu bir fırsat olarak görüyoruz.
    Kürtlerin, alevi ve Türk aydınların, kadınların, çevrecilerin, sol sosyalist parti ve kişilerin, sendikaların, sivil toplum kuruluşlarının, gençlerin, azınlıkların desteklediği Şehbal Şenyurt’un etrafında yürütülecek seçim propaganda çalışmasını renkli, dirençli ve örnek bir demokrasi kampanyasına dönüştürmeyi hedefliyoruz.
    Duygularımızı ve düşüncelerimizi paylaşıyoruz.
    İyi çalışmalar

    Nimet Yardımcı
    Bodrum Demokratik Düşünce Platformu katılımcısı

    ...Coşkuyla desteklediğimizi bildirmek isteriz.

    Barış ve Demokrasi Partisi
    Seçim Komisyonu,

    Şehbal Şenyurt’un Muğla’dan Demokratik Blok adayı olarak gösterilmesini coşkuyla desteklediğimizi bildirmek isteriz.

    Biz kadınlar, Mecliste sesimizin kuvvetle duyulmasını istiyoruz. Şehbal Şenyurt’un Muğla’da, İstanbul ve Türkiye’nin birçok yerinde gerek mesleki gerekse politik katkılarıyla kadın hareketinde önemli izleri olmuştur. Sorunlarımızın çözümünde Mecliste de büyük katkıları olacağını biliyoruz.

    Bizce yaptığı diğer politik, demokratik çalışmalar kadar önemli diğer özelliği Türkiye’nin ilk kadın kameramanı olmasıdır. Kadınlara verdiği kamera ve sinema eğitimleri ile birçok kadının bu alanda da kendini ifade etmesine neden olmuştur.

    Mütavazi ve duyarlı kişiliğiyle Muğla’da özellikle kadınları ve çok farklı kesimleri, bir araya getirebilecek en önemli isimlerden biri olduğunu belirtmek isteriz.

    Şehbal Şenyurt’un BDP tarafından aday gösterilmesinin bu bölge insanlarınca Kürt kimliğinin ve taleplerinin kabullenilmesinde de önemli katkısı olacağını düşündüğümüzü bilmenizi isteriz.

    Saygılarımızla,

    Şener Macit – Figan Erozan
    8 Mart Kadın Hareketi / Muğla

    ...çok değişik kesimlerin desteğini toplayabileceğine inanıyor, açık desteğimizi belirtiyoruz.

    BDP Genel Merkez Seçim Komisyonu Başkanlığı
    ANKARA
    Partimizin Merkez Yönetim Kurulu sol güçlerin ortaklaştığı bağımsız adayların desteklenmesi kararı almış bulunmaktadır.
    İlimizde yapılacak seçimlerde de Partimiz İl Örgütü konuya hem düşünsel katılımı nedeniyle hem de parti iç işleyişi gereği bu kararı benimsemektedir.
    Bu bakımdan Bodrum ilçesinde ikamet eden “Şehbal Şenyurt’un” bağımsız aday adayı olmasını destekliyoruz. Kendisinin, demokratik anayasa, Kürt sorunundan, kadın, çevre, azınlık sorunlarına uzanan duyarlı, aktif kişiliğinin, daha birçok konuda temsil ağırlığı ile birlikte ilimiz sınırları içinde çok değişik kesimlerin desteğini toplayabileceğine inanıyor, açık desteğimizi belirtiyoruz.
    Ayrıca BDDP (Bodrum Demokratik Düşünce Platformu) koordinasyon kurulu içindeki etkin katkılarının, belgesel sinema alanındaki yaratıcı çalışmalarının da bölgemizde takdirle karşılandığına tanıklığımızı partiniz aktivistlerinden de test edebileceğinize bu vesile ile vurgu yapmak istiyoruz.
    Değerlendirmenizde partimiz il yönetiminin yukarıdaki görüşlerini dikkate alacağınızı umar, başarılarınızın devamını dileriz
    EDP Muğla İl Örgütü

    11 Nisan 2011 Pazartesi

    Şehbal Şenyurt Bağımsız Adaylığını Açıkladı

    Muğla’da, "Emek Özgürlük ve Demokrasi Bloğu"nun desteklediği Şehbal Senyurt, İl Seçim Kurulu'na resmî başvuruda bulunarak bağımsız milletvekili adayı oldu.
    Şenyurt’a başvurusu sırasında BDP, Sosyalist Demokrasi Partisi, Toplumsal Özgürlük Platformu, Sosyalist Parti, Devrimci İşçi Partisi, Eşitlik ve Demokrasi Partisi ile Emek Partisi temsilcileri eşlik etti.

    Şenyurt, yaptığı açıklamada Muğla’da yaşayan ve farklı hassasiyetleri olanlar da dahil çok geniş bir kesimin bağımsız adayı olduğunu söyledi.